Bir bardağa su koyun ama haddinden fazla! O bile taşar değil mi ? Bir sınırı vardır canlı cansız her varlığın... Hislerin de fazlasını yürek taşıyamaz. Ne olur o fazlalıklara? Akıp gider miydi sahiden bedenimizden... Kolay olsaydı geçmişimizi akıp götüremez miydik?


Bir bardağın işlevinden bile acizdir insan. Canını yakan anıları akıtamaz , yüreğinden ve zihninden. İnsan o kadar aklanmaz bir varlıktır ki çatlayacağını bilse bile devam eder acımaz kendi yüreğine ve bedenine... Fazlasını alır alır durur da çatlar yüreği ortasından. İçine aktıkları kalbinden sızarken bile aklanmaz insan.... Yazık değil midir ruha? Ruh kararlarının farkındayken insan ruhunu bastırır. Ruh yarasından yakınırken bile neden durmaz insan? Neden eskitir bu kadar değerlerini ve kendisini.


Salmalı bence artık geçmişini insan. Bakmalıdır önüne yoksa ilerleyemez. Dağın en tepesine ulaşmak istiyorsa ortasında kalamaz .Önüne bakıp ilerlemesini bilebilmelidir. Ortasında ne yaşıyorsa yaşasın amacı ne ise onu tutup alabilmeli. Değer vermeli insan kendine. Değerlerini ve öz saygısını koruyup hislerinin birikimi ile yüreğini çatlatmamalıdır. Bunları yaparken kendisinden ödün vermemeli, merhametini bile konuştururken bile hak edene vermelidir. Gülü tutarken bile dikeninden sakınabilmelidir insan. Denizde sınırı aşıp boğulan bir insana, denizin merhamet edip boğmadığını gördünüz mü ?