Otokratik Yönetim Mümkün Mü: Die Welle 


Yönetmen koltuğunda 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Dennis Gansel’i; kadrosunda ise Jürgen Vogel, Max Riemelt, Jennifer Ulrich ve Christiane Paul gibi yetenekli oyuncuları gördüğümüz 2008 Alman yapımı Die Welle (Tehlikeli Oyun / The Wave) adlı film; sosyolojik anlamda genç bireylerin bir gruba ait olma güdülerini konu alıyor. 

Die Welle, Almanya’nın modern bir lise sınıfındaki proje haftasına bizi tanık ediyor. Beş günlük proje sürecinde lisenin hocaları öğrencilerine çeşitli yönetim biçimlerini ve türlü ideolojilerin eğitimlerini verip öğrencilerinin siyasi fikirlerinin oturmasını sağlamayı amaç edinmişlerdir.  

Jürgen Vorgel’in canlandırdığı Reiner Wenger adlı öğretmene proje haftasında “anarşi” konusunun verilmesini bekliyorken “otokrasi” konusu verilmiştir. Başlarda bu fikre sıcak bakmayan ve derslere isteksiz giren Wenger, otokrasiyi öğrencilerine bir çeşit oyun haline çevirerek anlatmaya karar verir. Dersine “Sizce Almanya’da Hitler’den sonra otokratik bir yönetim hakim olabilir mi?” sorusuyla başlar. Öğrencilerin bu soru karşısındaki cevabı nettir. Öğretmenlerine artık çok daha bilinçli olduklarını ve otokrasinin bir daha Almanya üzerinde etkili olamayacağını söylerler. Bu cümle belki de filmin temelini oluşturur. Çünkü bu cümle sonrası filmin kalanında kimlik sorunu yaşayan, bireyleşemeyen öğrencilerin bu beş günlük süreçte hangi evrelerden geçeceğini ve otokrasiye, monarşi düzenine nasıl hızla adapte olacaklarını izliyor olacağız… 


Toplumun Bir Parçası Mısın: Dalga 


Dersin ilk teneffüs zili çaldığında Wenger işe sınıf içi oturma düzenini değiştirip disipline ederek başlar. Öğrencilerinin biraz daha dar bir alanda oturmalarını ve birbirlerine yakınlaşıp toplum haline dönüşmelerini amaçlayan Wenger, eğitimin ilk gününe yerinden kalkarak soru sorma, “Bay Wenger” diye hitap ettirmeyi sağlama gibi basit şeylerle başlamıştır. İlk günün sonunda bazı öğrencilerini (başta Tim) derinden etkilemeyi başaran Wenger eğitimin geri kalanında bu oyunu daha da büyütebileceğini deneyimlemiştir. 

Wenger, çoğu öğrencisiyle özdeşleşmeyi başarmış ve öğrencileri Wenger’in liderliğini kabul etmeye başlamıştır ve Wenger bir topluluk kurmaya karar vermiştir. Bu topluluğu kurarken “müridi” olan öğrencilerine de grubun ismini oluşturmada fikir hakkı tanıyıp onlar üzerinde oluşturduğu sosyal etkiyi, özdeşleşmelerini ve “grup” olma fikrini içselleştirmelerini sağlamak adına söz hakkı vermiştir. Öğrencilerden gelen fikirler sonrasında artık bir isimleri vardır: Dalga… 

“Dalga” ismi yayılmayı ve gücü temsil eder. Bir dalga kıyıya vurduğunda ardından gelecek olan dalga kıyıya daha büyük bir kuvvetle vurur. Bu durum da Wenger’in oluşturmaya çalıştığı, algılatmaya çalıştığı otokrasi fikrinin yayılma hızıyla eş orantıdadır diyebiliriz.  

Wenger ve Dalga, isimlerini belirledikten sonra “toplum” olma yolunda Nazi

elamına benzer bir selamlama figürü, bir sembol ve aralarındaki görsel farkları ortadan kaldırmak adına bir de üniforma belirlerler. Bu üniforma da kot pantolon ve beyaz gömlek olur. 

Hatta bu belirlendiği zaman öğrencilerden biri kendisinin beyaz gömleği olmadığını söylediğinde öğrencilerden bir başkası kendisinin fazladan bir tane daha beyaz gömleği olduğunu ve hediye edebileceğini söyler. Bu durum da grup içinde yoğun bir “uyum” duygusunun geliştiğinin en bariz göstergesi olur. Fakat kendisinde fazladan bir gömlek olduğunu söyleyen öğrenciyi birkaç sahne sonrasında arkadaşı için beyaz gömlek satın alırken görürüz. Bu durum ise öğrencilerin topluluk olmaları, itaat mekanizmalarının üniforma üzerinden sosyal dengelemeye ve tam anlamıyla dalganın kurallarına sadakatini gösterir niteliktedir.  


Ötekileştirme ve Bizden Olan 


Wenger’in öğrencileri şehrin her yerine “Dalga” sembolünü yapıştırır ve boyarlar. Anarşizm işaretinin üstüne, yerlere, duvarlara çizerler. Hatta öğrencilerden Tim birçok riski göze alarak inşaatı tamamlanmamış kocaman bir binanın tepesine çıkıp logoyu oraya da resmeder. Tim, sınıfta dalgayı en çok benimseyen öğrencidir. Çekingen, silik bir kişiliğe sahip olan Tim, dalgayla beraber kendini bir topluluğun, bir fikrin parçası olarak bulmuş ve liderleri Wenger’i bir nevi tanrısı haline getirmiştir. Kimlik problemini kendince bu şekilde gidermiştir de diyebiliriz.  

 Proje haftasının bir parçası olan “Otokrasi,” sınıftan çıkıp yoğun bir hareket haline dönüşür. Otokrasinin, monarşinin ve hatta faşizmin gerekliliğini savunan Wenger’in öğrencileri; kendisi gibi düşünmeyeni veya saldırgan hallerini yadırgayıp onların karşısında duranları çok rahat bir şekilde ötekileştirebiliyor ve saldırabilecek noktaya gelebiliyorlar. Bu da grubun kendi içinde yoğun bir sosyal etkinin oluştuğunu gösterir. Öyle ki kendi arkadaşlıklarını ve sevgililerini “Dalga” için göz ardı edip onlardan vazgeçebilir hale gelirler. 

Projenin son iki gününde işler çığırından çıkmaya başlar. Öncesinde sınıfta silik olan Tim karakteri silahlanır. Lideri Wenger’i bir nevi koruma rolünü biçer kendine. Bir gün anarşist bir grup Tim ve Dalga’dan birkaç öğrenciyi tünel gibi bir alanda yakalar ve kendi işaretlerinin üzerine dalga sembolünü yapmalarını sorgularlar. Kısa bir süre sonra ortalık karışır ve kavga çıkar. Bu arbede sırasında Tim belinden silahını çıkarıp anarşist grubun liderine doğrultur ve onları kovar. 

Kendisini çok güçlü hisseden Tim’in bu davranışını şu şekilde açıklayabiliriz: 

Henüz gelişimini tamamlayamayan insanların yaşam standartlarını, görünümlerini, düşüncelerini bir bütün halinde, kalıba sokmaya çalıştığınız zaman bu tutum bireyleşmesi tamamlanamayan ergenlik dönemindeki insanlarda kimlik problemini örtbas eder, çünkü o öğrenciye bir topluluğa hakim olduğunu ve kendini bulduğunu hissettirir. Fakat durum bunun çok tersidir. Kırk öğrenci “Dalga”dan önce sınıfları içerisinde ayrı ayrı özelliklere sahip ve ayrı benlikleriyle meşru iken başlarında lider, üstlerinde üniforma ve itaatar konumunda hepsi eşit ve birdir. Bu durum kişiliği, bireyleşmesi gelişmiş olan öğrenciler için düşüş anlamına gelirken bireyleşmesi ve kişiliği gerçekleşmemiş öğrenciler için bir gelişim ve kendini ait hissedebilecekleri alanın güvenirliği anlamı taşıyabilir. Bu durum tam da bu noktada faşizmin ve otokrasinin toplumlar üzerinde yarattığı korkutucu düzeydeki algı ve bilgi birliğinin göstergesi ve dersin karşılığı anlamına gelebilmektedir. 


Otokrasinin Sancılı Sonu 


Bir sınıftan sokaklara taşan ve şehirde büyük bir tehdit oluşturan Dalga’nın sonu başı kadar sansasyonel olacaktır. Projenin ilk gününden itibaren öğretmenleri Wenger’in anlattıklarına, emrettiklerine kendilerini kaptıran öğrenciler çok kısa zamanda monarşiyi ve otokrasiyi benimsemişlerdir. Wenger, öğrencilerine bir ders vermek isterken kendisini bir topluluğun lideri konumuna kadar getirmiştir ve bu durum özel hayatını oldukça etkiler hale gelmiştir. 

Wenger, projenin son gününde okul müdüründen bir mesaj alır. Müdür, Wenger’e bu hareketin derhal sonlandırılmasını istediğini ve tehlike teşkil ettiğini belirtir. Wenger bu mesaja öğrencileriyle son kez toplanmak istediğini söyleyerek cevap verir ve tüm Dalga üyelerini toplantı odasına çağırır. 

Ertesi gün olduğunda konferans alanı hıncahınç doludur. Öğrenciler beyaz gömlek ve kot pantolon giymiş Wenger’i bekliyorlardır. İçlerinden bazılarında projenin son günü olduğundan dolayı Dalga’nın sona ereceğini düşünen kuşkulu öğrenciler de bulunuyordur. Bekledikleri an gelir ve Wenger sahneye çıkar. Tüm öğrenciler ayağa kalkar ve Wenger onlara bir süre baktıktan sonra selamını yapar. Tüm salon aynı anda selam hareketini gerçekleştirir ve oturmak için Wenger’in gözünün içine bakarlar. Buna kitle psikolojisinin büyük bir örneği diyebiliriz. 

Kısa bir süre sonra Wenger konuşmasına başlar. Dalga’nın öğrencilerine neler kazandırdığını, onların artık bir toplum olduğunu söyler ve bir nevi onları yüreklendirecek bu hareketin, oluşumun bitmemesi gerektiğini söyler. Tüm öğrenciler alkışlar, Tim’in gözleri dolar. Bu esnada öğrencilerden Marco gruptan ayrı hareket eder. Ayağa kalkar ve “Bu saçmalık ne?” der, sorgular. Wenger’in emri ve öğrencilerin bakışları arasında Marco yerine oturur ve bir süre suskunluk sarmalı içine girer. Wenger topluluğundan alkış toplayacak sözlerini söylemeyi sürdürür ve Marco yine ayağa kalkar, arkadaşlarına “Hepinizi kullanmaya çalışıyor, anlayın artık!” diye bağırır ve sorunun Almanya yönetimi değil Dalga’nın kendisi olduğunu savunur. Herkes tarafından Marco’ya karşı homurdanmalar başlar ve Wenger, Dalga’yı savunmayı sürdürür. Dalga’nın kendileri için tek çözüm yolu olduğunu ve karşısına çıkanları yerle bir edeceklerini söyler. Öğrencileri hep beraber alkışlar, desteklerler.  

Ve Wenger son hamlesini yaparak öğrencilerini Marco’ya yönlendirerek “Haini buraya getirin!” diye emir verir. Öğrenciler, arkadaşları Marco’yu, Wenger’in yanına getirdiğinde Wenger “Bu haine ne yapalım? Onu buraya siz getirdiniz?” der ve aldığı cevap otokrasinin, diktatörlüğün tam karşılığıdır. “Siz istediniz diye getirdim.” Wenger bu cümleden sonra dersin ilk gününde Almanya için diktatörlüğün mümkün olup olmadığını sorduğunu hatırlatır ve onlara Dalga’nın sona erdiğini söyler. Herkes odadan çıkacakken Tim silahını çeker ve Dalga’nın bitmediğini, herkesin yerinde kalmasını istediğini söyler. Wenger elindeki silahın kuru sıkı olduğunu söylediğinde Tim, arkadaşını vurur ve Dalga’nın kendisi için her şey olduğunu söyler. Ardından Wenger’ e bir adım daha atarsa ateş edeceğini söyler. Tam da bu noktada Wenger Tim’e, “Beni vurursan Dalga’yı yönetebilecek bir lider olmayacak.” der. Onu kendini ait hissettiği yerden, Dalga’dan yakalar. Fakat her şey için çok geçtir. Kendiyle hesaplaşamaya giren Tim silahı kendine doğrultur ve intihar eder ve Wenger tutuklanır. 

 

Kontrol edilmesi güç faşizan topluluklar bir oyunun içinde bile çok sancılı ve kuvvetli yerlere doğru gidebiliyorken otokrasi rejimiyle siyasi varlığını sürdüren liderlerin sonuna çok başarılı bir şekilde ayna tutan Dennis Gansel bizlere kendi topluluklarımıza ve siyasi görüşlerimize dönüp bakmamızı ve insancıl olandan yana olmamız gerektiğinin gerçeğini yüzlerimize bir tokat gibi çarpıyor. 



Kaynakça 


Aşağıda belirtilen kaynaklardan genel bilgilenme sağlanmıştır.


1. http://www.egitimledirilis.com/?film/die-welle-gercek-bir-sosyoanaliz-338h.htm Filmin İFF’de aldığı ödül ve oyuncu kadrosunun bilgisi buradan edinilmiştir. 

2. https://www.marjinalaforizma.com/3-dalga-deneyi-die-welle-film-incelemesi-ve-kitle-psikolojisi/ “Sosyal Dengeleme/Telafi Etme” bilgisi edinilmiştir.

3. https://www.tesadernegi.org/die-welle-filmi-analizi.html?1fa9d8&1fa9d8 

4. https: //www.marjinalaforizma.com/3-dalga-deneyi-die-welle-film-incelemesi-ve-kitle-psikolojisi/