Surlar içindeki o yol, hiç bu kadar uzun olmamıştı. Attığı her adımla her yeri hafızasına kazıyordu. Solunda dükkanlar, sağında kafeler, barlar.. bir yer vardı gözüne çarpan. Gözü ismine ilişti 'Der'. Bir heyecanla, merakla içeriye girdi. Çok sıcaktı çok sakindi içerisi ama yalnızdı. 4 sene sonunda oraya tekrar gittiğinde içinde bir burukluk vardı. Barın önüne oturdu ve veda edeceğinden haberi olmayan şehre üzüldü. Uzun uzun inceledi etrafı, güldü, içi kan ağlasa bile güldü evet. Geleceğe planlar yapıldı gelecekten habersiz. Uzun bir veda ve ayrılış. Der, arkasında kalarak yürümeye başladı geldiği yolu. Arabalar, insanlar, dükkanlar hepsi hafızasındaydı. Son kez girdi tekrar evine. Hepsi son kezdi. Tek son olmayan özlemdi. Her şey unutulurmuş da vedasız vedalar unutulmazmış.