Bugün, Barış Diri'den "Derinden" şarkısını dinlerken ilk defa çocukluğumu değil ama çocuk olmayı özledim. Hem de derinden özledim.

"Annem gülerdi ya ben de gülerdim

Yani derinden, derinden..."

Ne masumiyet ama!

Hala annesinin ışığıyla aydınlanan ve ısınan bir yürek... Kendisine ait acılar, yıkımlar ve hayal kırıklıkları kadar henüz annesinin acılarını, dertlerini fark etmekten de azade...

Annesinin ışığının bazen kaybolduğunun farkında ama buna kendisinden başka hususların da sebep olabileceğini anlayamayacak kadar masum... O yüzden belki annesi gülünce o da gülüyor, değil mi? E tabii, kendi varlığı ve gülüşü anneye bağlıysa, annenin ışığı ve gülüşü de ona bağlı olmalı değil mi?

Bu masumiyet canımı acıtıyor. Annesi karanlıkta kalmış, ömrü boyunca bu karanlığın suçluluğuyla yaşamış, azıcık aydınlanabilmek ve ısınabilmek için tüm çocukluğu ve gençliği boyunca kendini paralamış sayısız kırgın çocuk gözleri geliyor aklıma...

Nazan Bekiroğlu'nun da dediği gibi, oturup bin yıllık bir ağlamakla ağlamak istiyorum.

Derinden ve ağıt yakarcasına....