dün youtube'da, önceleri antipatik bulmadığım ama çok da bana uygun içerikler üretmediğini düşündüğüm, şimdilerde videoları gözüme daha sempatik gelen, insanların neden hunharca linçlediğini pek anlamadığım bir kızı izliyordum. benim kriterlerime göre çok başarılı bir vlog olmasının yanı sıra, kısacık bir kısmında duyduğum (ya da öyle sandığım çünkü daha sonra bin kere hem onu hem de dünkü tüm youtube geçmişimi deli gibi taradım neredeydi diye ama bulamadım, garip.) bir şarkı beni çat diye çocukluğuma, ilkokula ışınladı. yıl sonu gösterisinin bir kısmında çalmıştı, sahnede tiyatrovari bir şey yapılıyordu, hareketlere kadar canlandı gözümde. sadece orada dinlediğim ve daha sonra muhtemelen karşılaşmadığım bir parçanın sözlerini hatırlamam da baya iyi, hafızamın music related şeylerle dolu olmasından hiç rahatsızlık duymuyorum, aksine hoşuma gidiyor ama umarım bunları saklamak için bazı mühim şeyleri silmiyordur.


neyse, daha sonra annemi çağırdım dinletmek için acaba o çıkarabilecek mi diye. çıkaramadı ama bizi bambaşka bir maceraya sürükledi. parçayı, bir dönem taktığım ve bir diziden kesit olan bir şeye benzetmiş. sözler yok, melodi doğru dürüst şekillenmiyor. sadece söyleyen kadın ve ortam tasviri var elimizde. dakikalarca kıvrandık. anılar birbirine karıştı, söylediği şeylere uyan birçok video olabileceği için karanlık yollardan geçtik, zehir gibi sular içtik adeta. az daha meraktan bundan sonraki hayatımı yaşamayacak hale geliyordum ki nihayet bulduk. İNTERNETİN GÖZÜNÜ SEVEYİM. yaşadığımız tatmini anlatamam... hayır, bir de unutulacak bir şey değilmiş nasıl olduysa. anneme de maşallah, kaç senelik mevzuyu dün görmüş gibi detayladı anlatırken.


tabii bunlar yaşanınca başladı benim şarkıdan şarkıya atlama mesaisi. oturduğum yerde iyi eğlendim gecenin köründe. yüzümde kocaman gülümsemeler... ah be! müzik olmasa n’apardım cidden bilmiyorum. bana iyi gelen, beni iyileştiren binbir hali var müziğin. iyi ki var.


gelelim bugüne... bir esnafın, bir kumaş parçasını kakalamak için bana söylediği şeyleri saysam tanıdık gelir değil mi? o kadar iyi ki kendime saklıyordum, istersen sor soruştur, fiyatını çok pahalı bak, maksat işin görülsün, normalde bilmem ne… belli ki satışları çok iyi değil, asıl sattığı şey kumaş da değil zaten, nereden çıkardıysa onu, başta yok demişti bir de.. neyse, bilmiyorum piyasasını, ilk dediği fiyattan almamama rağmen umarım kazıklanmamışımdır diyelim. ama bu ayakları keşke bıraksalar artık. hepimiz her şeyin farkındayız, karşılıklı rol yapmak zorunda kalıyoruz, tatsız.


bahsi geçen şarkıların sürpriz listesi:


sibel can - melekler

karlos & yaren - yanarım


26 nisan gecesi