Yüz hatları keskin İsmail

Elimde bıçaklar biliyorum

Seçiyorum geceyi gölgeden

Bir gün daha doğar biliyorum


Ülkenin batısından İsmail

Rum diyorlar bir de artık

Ne vardır içinde işin bilemem

Karnımız doymadan kalktık


Boyu ben diyeyim İsmail

Gider ardına bakmadan çocuk

Nefes alır mı meçhul yoksa nasıl

Öter damda gergin yusufçuk


Gözü göz değildir İsmail

Geceleyin mahmur kedim

Gün doğunca başlar ışıltı

Adını sabahleyin verdim


Açıkçasıdır ki İsmail

Sevdim seni pek bilesin

Tencere dibi en leziz

Bırak bana da oradan verilsin


Gün doğmuyor bekleyince İsmail

Çıkıp kurtulmak gerekir

Bu dünya sahnemize fazla

Yeter kendimize az geldik


Epey geçtim sınırı İsmail

Gayrı dilimde bir var o

Neyi ona benzetsem güzel

Yağandır en güzel kar o


Benden ayrıdır ismin İsmail

Seninle yeni tanıştık otur

Anlatacaklarım bitmedi

Dinle beni yarınım yoktur


Ben de sizdenim İsmail

Dertlenir iki kelam ederim

Fakat siz benden değilsiniz

Kalkar anda buradan giderim


Öyledir hikâyemiz İsmail

Saat epeycedir kalkmalı

Bu sokak seninse aldım icazet

Biraz dolaşıp yerine yatmalı