Kendisiyle ve şiirleriyle geç tanıştığım bir şair. Umudun kraliçesi Didem Madak. Hüznü, umudu şiirlerinde barındıran nahif bir şair kendileri. Şiirlerini okuduğumda hep gözümde bazı insanların gençliklerini yaşadığı dönem canlanır. Ben o çağlarda yaşamadım. Ama eski dizilerden, anılarını anlatan insanlardan hep duymuşuzdur 70'ler, 80'ler çocukluğunu. Didem Madak'ın çoğu şiirini okuduğumda o dönemlerle ilgili duyduklarım canlanır gözümde. Mahallede bağıra çağıra top, seksek oynayan çocuklar canlanır. Gençler kaldırımda kola-çekirdek yapar, anneler karnabahar kızartır, komşudan çiçek alınır dikilmek için, suda bekletilir. Bunlardır benim gözümde canlananlar. Zaten kendisi de "Karnabahar kızartmıyordu asla / Başrolde kadınlar" der bir şiirinde.
Her duyguyu, düşünceyi o kadar yaşamla bağdaştırarak anlatır ki hayran bırakır kendisine. Bir yaşanmışlık, bir anı ancak bu kadar güzel şiirleştirilebilirdi dersiniz. Kendi yaşanmışlığını ve izlenimlerini anlatır. Şiirlerinde biraz hüzün barındırsa da mutlaka umut vardır. Her şeye rağmen güzel bir anıymış hissine kapılır insan. Her kötü yaşanmışlığa, her hüzne rağmen umudu hissedersiniz şiirlerinde. O benim için şiirleriyle ve yaşamıyla bir umudun kraliçesidir.
"Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
Aman umutsuz bir yer olmasın!"