iki insana dönüştüm. 

Birbirine bakan iki insan. 

Belki kahreden ve kahrolan iki insan gibi. Yağmur suyuna bulanmıştır,

O ince

İncecik ve bezden

Yeşil ceketin. 

Varlığının her zerresini hissettirir bedeninde.

Bir ağırlıktır, 

Bir de soğukluk.

Uzaklaştırır mısın sanırsın kendini?

Bir hışımla çıkartıp atsan?

Sinmiştir kokun üzerine, 

ne olursun

Al şu ceketini benden.


İki insana dönüştüm,

Birbiriyle alay eden iki insan. 

Çiçek saksısına dikine batırılmış,

Sönük sigara izmaritleriyle

Tüm alımlılığı bir kenara atılmış, yoğurt kovasındaki sardunyalar gibi. 

Çiçeklerim ancak topraktan bunun için vazgeçerdi, 

Sigaranı kovamın yanında içmekten vazgeçecek olsaydın.

Kokun üzerine sinmemiş.

Lakin iki dudağının arasında kalmış o sigara izmaritleri.

Ne olursun

Kopart çiçeklerimi.


İki insana dönüştüm. Yalnız birimizin evi var.

Dumanı tüten çorbam var. 

Yay o sofra bezini yere. 

Hadi getir ekmekleri.

Bu akşam bize çorba yaptım. 

Lakin yalnız çorba. 

Yeterdir, sıcaktır. Yeriz diye.

Ekmeğim taze değil. 

Belki evinde hissedersin, 

Bir ihtimal çorbamdan içersen.

Ceketini çıkart, 

kurutalım

Ne olursun 

En azından bir kaşık?


İki insana dönüştüm. 

Kendime iki kez 

farklı aynadan bakmak için.

Şimdi sen 

Eğer buradaysan 

İri kahve göz bebeklerin, ağırlaşmıştır.

Nereden bakarsan bak, 

yuvarlak ve iricene.

Gülünce ve gülmeyince, farketmez.

İşte burada battaniyem.

Çek üzerine battaniyeyi,

Korkma her şeyi yeni yıkadım. 

Sen koksun, tıpkı ceketin gibi. 

Gidecek olursan 

Yanına al da git. 

Korkma problem yapmam,

Ne olursun

Onu da yanında götür.


Sardunyalarım duvardan düşer de yerler topraklanırsa,

Beyaz gelincik tüm bu tantanayı duyarsa?

Kökler betona uzanır da, serin bir yer bulursa?

Bir doluluktur ellerin üzerimde. 

Büyüktür, ağırdır. 

Kurumuş gülün yapraklarının kokusu bayat mıdır?

Ya koparan eller?

Dalın çim kokusu sinmiş midir?

İnce parmakların dikenli dalda özenli 

O koca pembe güle yanaşır da

Aynı özenle uzaklaşır.

Ne olursun

Korkma, 

diken değil.