* İsminden de anlaşılacağı üzere Fransız yazar Boétie, daha sonraları pek çok insanın kılavuz olarak kabul ettiği “Gönüllü Kölelik Üzerine Söylev” (bazı yerlerde “Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev” olarak geçen) isimli eserini Orléans Üniversitesindeki hukuk eğitimi sırasında kaleme alır.

* Hayata çok genç yaşta, 33 yaşında veda eden yazar ayrıca şair ve siyasi düşünürdür.

* Fransız edebiyatı denilince akla gelen ilk isimlerden birisi olan meşhur “Denemeler” kitabının yazarı Michel de Montaigne ile de yakın arkadaş olan yazarın ölümünden sonra dostu, kendisine ithafen “Dostluk Üzerine” denemesini yazar. Arkadaşının ölümünden sonra kitapta yazdıklarıyla ters düşen Monarşi ile ilgili düşünceleriyle ilgili olarak Boétie’nin eseri, üniversite eğitiminden önce yazdığını iddia eder.

* Diktatöre Karşı’da tiranlık kavramının anlamıyla beraber insanların neden kendi rızalarıyla onlara itaat ettiği sorusuna yanıt aranırken, tiranın altında oluşan piramidin ayrıntılarına değiniliyor.

* 1530 doğumlu yazarın yaşadığı çağdan bu yana toplumların davranışlarında çok büyük değişimler olmadığını, kitapta bahsedilen bu piramit kavramından sonra daha net anlayabiliriz.

* Bu kavramdan bahsetmek gerekirse; tek bir tiranın etrafında ondan en büyük faydayı sağlayan, yaklaşık beş- altı kişilik danışmanlar ve gözdeler varken, bu altı kişinin altında da altı yüz çıkarcının olduğunu görüyoruz. Ve bu altı yüz çıkarcının altında da “açgözlülük ve zulmün aleti olmuş, kendilerine verilen emirleri hiç vakit kaybetmeden yerine getiren ve bu altı yüz kişinin gölgesinde nüfuzları olmasa kanun ve cezadan kaçamayacakları bir tahribat yaratan; rütbeler verilmiş, vilayetlerin yönetimi ve ekonomisi emanet edilmiş altı bin çıkarcı vardır.” Kaynak: Syf. 30-31

* Tiran kavramı ve yönetimi eleştirilirken aslında onlara bu büyük gücü sağlayanın yalnızca çıkarları ile hareket eden, adeta güç zehirlenmesine yakalanmış kişiler olduğunu ve itaat edip her şeyi rahatlıkla elde edebilmeyi arzulayanların en az etrafını çevreledikleri tiran kadar tehlikeli oldukları fikri ortaya çıkıyor.

* Tiranlığın çözümünün halkın tirana verdiği rızayı geri çekmesinde yani sivil itaatsizlik olduğunu ileri süren yazarın ele aldığı bir diğer konu ise alışkanlık durumu.

* Nesil olarak geçmişi bilmeyen ve doğduğu günden bugüne nasıl alıştıysa buna bir şekilde alışkanlık gösteren bireylerin yaşananları fark edip buna tepki göstermelerinin de zor olabileceğine değinen yazarın rızanın başlangıcı olarak gördüğü şey de bu nedenle alışkanlık oluyor.

* Dünyada var olduğu günden bugüne yalnızca tirana itaati görmüş birinin durduk yere bu durumu fark etmesinin imkansıza yakın olmasıyla beraber yazarın umudu her zaman özgür düşünebilen, haysiyetli ve tiranlığa boyun eğmeyecek insanlar olduğu.

* Bireylerin bilinçli okur-yazar olmaları, etraflarında olan bitenin farkında olup, körü körüne inanmak yerine öncelikle sorgulayan kişiler olmaları, siyaset başta olmak üzere olayları tek taraflı ve fanatizm duygusu ile değerlendirmeden mantık süzgecinden geçirerek düşünüp hareket etmelerinin tiran için iyi olmayacağından dolayı, kullanılan propaganda araçlarının bu noktada onları uyuşturan kişilere dönüştürmek üzere kullanıldığına değiniliyor.

* Toplumları etkilemenin en büyük yöntemlerinden birisi olan kutsallık atıfları ise itaat yolunda ilerleme sağlayan bir başka önemli araçlardan birisi.

* Boétie’nin kitapta Osmanlı Sultanlarından bahsettiği bölümde ise okuma yazma oranlarının neredeyse yok denecek kadar az olmasının eğitimin ve kitapların sayesinde bireylerin tiranlıktan nefret etmesinin önüne geçilmesi adına alınmış bir karar gibi anlatılıyor.

* Kitapta pek çok kişi ve tarihe atıfta bulunulurken tarihin tekerrürden ibaret olduğunu, aynı kitapta bir önsözü yer alan siyaset kuramcısı olan Murray N. Rothbard tarafından şu sözlerle anlıyoruz.


  • “Hükümdarların kitleleri kandırmakta kullandığı ve kitlelerin rızasını almasını sağlayan araçlar- ekmek ve sirkler, ideolojik aldatmalar, La Boétie’den bugüne hâlâ aynıdır.” Murray N.Rothbard


* 1926 doğumlu Amerikalı liberteryen ekonomistin değindiği imtiyaz hiyerarşisi yani tiranın altında oluşan toplulukla ilgili sözleri ise şunlar;


  • …” Böylece imtiyaz hiyerarşisi despotizmin büyük kazananlarından orta ve alt seviyeli çıkarcılara, en son da küçük sadakalarla çıkar sağladığını sanan toplumun geri kalanına uzanır…”


* Her zaman etrafta olayların farkında olan bir avuç azınlığın yaşananlara itiraz edeceği bilindiğinden dolayı bu gibi kişilerin varlığını ya da var olma ihtimalinin önüne geçebilmek için engellenmeye çalışılan şeylerden en önemlisi olan eğitimin ne kadar önemli olduğunu geri kalmış toplumlara baktığımızda görebiliyoruz.

* 1563 yılında hayatını kaybeden yazarın yaşadığı dönemden bugüne insanların yaşam tarzı gelişen teknoloji ile beraber değişse de insan doğasında hâlâ değişen çok bir şey yok. Hâlâ çıkarları uğruna her türlü davranışı mübah sayan güruhların varlığı her türden mekanı kirletmeye devam ediyor.


Kaynak: Diktatöre Karşı - Gönüllü Kölelik Üzerine Söylev - Etienne de la Boétie

Liber Plus Yayınları 2017