İnsanlığı kaybetmiştik,

Bir yuların ucunda kısılmıştı seslerimiz.

Yokluğun boğazında dolanıyorduk,

Yaşamın varlığını yaratmak için.


Nereye, nasıl gidilir bilmeden;

Yürüyorduk yolumuzda.

Gözümüzde kuruyan yaşlarla insanlığın ölümünü tenkit ettik yıllarca


İsyanımız boğazımızda kaldı,

Kurudu sandık, fakat nasıl olduysa

Her birimiz yıllardır kullanmadığımız şu kahrolası telleri 

Önce cırtlak bir tonla, zamanla ise en iradeli haliyle kullanıvermeye başladı.


Dibe battık, battık, battık;

Alıştık

Sustuk

Ve fark ettik biz sıçramadan bizi kimse alıp göğe çıkartmayacak


İsyanımızı içimize bastıran

Ruhumuzu çürüten zift karasından kurtuluşumuz 

Ancak ve ancak bizim irademiz ile olacak. 


İçimizdeki bir kurtuluş arzusu,

Dinmeyen kıvılcımlar,

Belki bir orduya yeter,

Isıtır.

Bu kıvılcım öyle bir enerjidir ki varı yok eder, görünmeyeni var eder.

Tanrı olsaydım insanlığa tek öğüdüm bu kıvılcımı iyi kullanmaları olurdu.

Kıvılcımlarınızı elinize alın,

Distopyayı dönüştüreceğiz.