Küstahlığın zamansal işlemesi

Gogol'un paltosuna sığışırken

Edebi varoluşlarımızı dövmemiz

Bir alan kırılmasıydı

Kendi gönüllerimizden kopan yaş

Güzelliğimizin güzelliğini

öldürürken

Güzelliğin ruhunu

Doğurdu doyurdu, bütünledi

Edebi bir doğurmayı

Ikına ıkına var gücümüzle bağırarak

Askıya astığımız cebimizle

doğurduk

Kendimizi öptük alınlarımızdan

-insanların ve bilginin en uğrak yeriydi,hak etmişlerdi öpülmeyi-

Gözümü açarken

ellerimin arkasında

Bir Viyana piskoposunu

görüyordum

Onun enses düşlerinin

yırtıcı hatırası

Tüm Viyana'yı çekiyordu

Bambaşka bir çıtırtının yanında

Yine kendimi doğuruyorum

Yüzsüzüm sanki

Yüzüm yüzümü yırtarak

doğuruyor, doğuruyorum

Piskoposun neşeli kahkaları

onu çınlatıyor

Onu almışlar gibi yüzsüzüm

Hiç bilmediğim şehrin

bilmediğim sokaklarında

şiiri görürken

ŞİİR diye haykırırken

Şiir olmak şiiri öldürmek içkinliğinde

şiirin anlamını doğuruyorum

Şairliği evrenin gözlerine

değinirken doğuruyorum

Yaratıcısal yaratıcının buyruğu

Kendi burukluğumun bütününü

sağlıyor

Zehir gibi zehir zehirleyen

burukluğumun

Beynimin içindeki tadı

Vazgeçilmez hatıraların saldırısı

(Panzehirsiz)

Bir keşişin elindeki bir bıçak kadar

zıt

Benim o bıçağı verdiğim kadar

gerçek

Yırtsın

Parçalasın

Grev diye ölürken en yüksek zirvede

Yaratmalı dağı

En büyük kurdetinin

Arşa değdiği yerde

O arşı paramparça etmeli

Arş bizim hakkımız

Arş göğe yükselenlerin emeği ile

Varoluşların gazabını yırtanların

Çığlıksal yumruklarıyla

Hakkını göstermeli