En iyi ben susarım şimdi

Gördüğüm bir avuç içi

Kurduğum bir yalan

Beklenen bir damla

Şimdi bu damla bir göl olmaz da

Bu yalan damlaya damlaya


Çok uzun bir vakit var sandım, şimdi önümde

Bu zaman bana ölümlerden yadigâr

Kendime yonttum dünyayı, ev edindim

Ellerim ayaklarım şimdi toprağı işlemektedir


Ben şimdi nasıl susayım bu beklenenlerin önünde

Bir telaş, binbir haberle verilen onca müjde

Kucak kucak bana bakan bu dişli gülmeler

Susarsam varlığım soğuk kalacak ellerinde


Bu dökülen buzun ayakları lav gibi

Kucak kucak demiştim, sıra ona ne zaman gelir

Ki gelirse bilmem bile o da bilmez eminim

Bir kır saçlı yaşamdan bile bihaberdir demiştir


O cümleleri şimdi bozdum, bir şekil verdim ben oldu

Avucumdan akan çamur

Alnıma vurulan utanç

Uzun gecelerimi hep ölüme boyayan

Kanla, dişle, kaygıyla ve ezberlenen bir yalanla


Sarı yaprak döken bu hastalık

Yalanın doğrusunu taşıyor

Sarılık eski bir tanıdık

Beni hep doğruya kusuyor

Boğulan, dövülen, ölmeyen bu yalan

Şimdilerde yüzüme gülüp

Benim nefesime ortak olup yaşamaktadır