Ne garip şey hayat. Sürekli bir şeyler öğreniyoruz. Devamlı bir düş-kalk döngüsü içindeyiz. Birbirini takip eden gülümsemeler, yalanlar, acılar, açıklamalar, açıklayamamalar. Devamlı taklit yapma mecburiyeti. Hep doğru olanı söyleme çabası. Ne dersem kötü olur, ne yaparsam yanlış anlaşılmaz? Nereden gidersem mutlak doğru beni bulur? Bir yerden gitmek zorunda mıyım? Olduğum yerde kalsam nasıl görünürüm? Söylemek istediğimi nasıl söylemeden durabilirim? Nasıl düşündüğümü belli etmem? Nasıl normal olabilirim? Nasıl normal görünebilirim? Normal olduğuma insanları nasıl inandırabilirim? Nasıl unutabilirim?Unutmak için ne yapmalıyım? Unutmam gerekir mi? Unutamadığıma kendimi ve insanları nasıl inandırabilirim? Hatırlamam gerekir mi? Nasıl hep aklımda tutabilirim?Unutmak yanlış mı olur? Şu an doğru yerde miyim? Doğru yer neresi olurdu? İnsanlar nerede, orası doğru değil mi? Benim doğrum farklı olamaz mı? Farklı mı olmalı? Doğruyu bana kim açıklayabilir? Doğruyu bulamıyorum. Doğrudan emin değilim. Doğru beni bulamaz mı? Doğru yok mu?Mutlak doğru yoksa doğru da mı olmaz?

Bir yığın soru var. Hep çıkar içindeyiz kafamızın içinde. İnsanlık hep çıkar içinde. Herkes bir şeyler hesaplıyor, buluyor ama tekrar hesaplıyor. Durmadan, emin olana kadar. O emin olurken hayat akıyor. Döngü demiştim. Döngü güzel bir kelime. Her şey döngü içinde. Duygular, fizik kuramları, evren, insan, doğa, her şey döngü içinde. Tanrının insanlar için yarattığı bir döngü. Ya da kendiliğinden var olan bir döngü. Sonuç olarak döngü. Nasıl var olduğu belli olmayan bir döngü. Döngüde hayatı öğreniriz. Hayat sonsuzdur. Hayatın içindeki öğrenmek gereken her mesele kendi içinde katmanlara ayrılarak sonsuza doğru gider. İnsanların tanımına ve çıkarımına göre hayat sonsuzdur. Bu sonsuzlukta sürekli bir şeyler öğreniriz. Amacımız ve hatalarımızın kılıfı ders çıkarmaktır. Düşer ve kalkarız. Döngünün güçlü bir değeri vardır. Her düşüş başka bir gerekliliği öğretmiştir. Her kalkış insanın saf doğasını bozmasına rağmen öğrendikleriyle devam etmesini simgeler. Aslında kimse kalkarken tam olarak mutlu değildir. Ama çevre öğrendin der. Öğrendin, bu iyi bir şey. Bir daha olmaz. Bir daha olur. Döngü sana "Her acı tek seferlik." dememiştir. Tekrarladıysa senin suçun, der çevre. Olsun, bir daha olmaz. Ve tekrar olur. Bu böyle devam eder. Sonsuza kadar değil ama devam eder. Bazı insanlar acıları, düş-kalkları o kadar dert etmez. Döngü onları memnun eder. En azından sahilde otururken akla gelen, üzülmeleri gereken bir konu vardır. Bu hüzün haz verir. O an değil belki ama hatırladığında, daha sonra o an dinlediği bir şarkıyı duyduğunda mesela. O yere tekrar gittiğinde. O insanı tekrar gördüğünde. Daha sonra fark eder, bu iyi bir şey. Kötü ve acı verici ama bu iyi bir şey. Bu acı iyi. Acılar iyi olur mu? Olur işte, bazen olur. Acın büyük değilse olur. Küçük acılar hayat verir. Döngü de bunun için vardır. Her haliyle bize hayatı verir. Yaşamın kendisinden döngüyü, döngüden de varoluşu anlarız. Varız. Bizim seçimimiz değildi. Önceden de var mıydık, bilmiyoruz; ölünce olmaya devam edecek miyiz, bilmiyoruz ama varız. Dün ve yarın olmadığında biz bugün varız. Dünyaya gelen her bir canlı olarak döngü bizi karşılıyor. Döngü bize hayat veriyor. Doğum ya da ölüm değil. Döngü sayesinde hayat buluyoruz. Döngü biziz. Döngü benim bu yazıyı yazmam, döngü senin bu yazıyı okuman. Döngü güzel. Acı ama güzel.

Hayat güzeldi, bütün bunlara rağmen yaşamaya değerdi.