Bir bilsen sevgilim, ne kadar deliyim sana. Aşkımla kavrulup seninle büyüyorum. Her gün kırmızıya boyanmış izmaritlerini topluyor, tarağındaki gece kadar siyah saç tellerini koleksiyonuma ekliyor, yediğin çikolata ambalajlarını saklıyorum. Dün bana, ‘’Hastasın sen.’’ dedin. Böyle düşündüğünü sanmıyorum. Sen uyurken gizlice evine girip seni seyrettim. Gözlerinde otuz sekiz tane kirpik, dudaklarında elli üç tane çizgi var. Bunları sana söylediğimde polis çağırmakla tehdit ettin beni, ama sevdiğini biliyorum. Aynaya her baktığımda arkamda seni görüyorum. Masmavi gözlerini ruhuma düğümlüyorum. Bana şiirler fısıldıyorsun, şarkılar söylüyorsun. Bazen kendimi senin avuçlarında dans eden bir piyon gibi hissediyorum. Oradan oraya savrulup eziliyor ve çürüyorum. Sense kapını yedi kere kilitliyorsun artık. Seni düşünmeden geçirdiğim bir anım bile yok. Geçen gün kendime dört dakika verdim. İki yüz kırk saniye. O iki yüz kırk saniye boyunca kendimi dünyanın en özgür adamı gibi hissettim, fakat sonra kaldıramadım sensizliği. Bu yüzden hep dört dakika eksik yaşadım. Ömür boyu sürecek bir lanete kurban edildim.