Yaşamımız boyunca onlarca belki yüzlerce ve dahası insanla tanışırız, bazıları hayatımızda önemli yerler edinirler ama bazıları "dost" olurlar. Dostluk sıradan bir birliktelik müessesesi değildir, körü körüne bağlıyken bile her lahzasında ihanet düşüncesi bulunan sefil bir arkadaşlık hiç değildir. En zorlu hailelerde payanda olur dost, dara düştüğünde Hızır olur, derdinle dertlenir, lâl kesilir sırdaşın olur ancak dost sadece acına müşterek olan değil, başarınla iftihar duyandır. Bu bağlamda dostluk; insanın ailesinden sonra sığınabileceği güvenilir bir limandır. Fakat çağımızın getirisi olan teknoloji ile bu güvenilirlik duygusu azalmaya ve sanal ilişkiler oluşmaya başladı. Yüzlerce, binlerce kilometre uzaklıktaki insanlar birbirleriyle, yüz yüze hiç karşılaşmadan tanışıyor; arkadaş olabiliyor ve hatta evlenebiliyorlar. İlişkiler bu kadar evrimleşmişken, saf bir hissiyatla, biriyle bağ kurmak da bu evrime oranla zorlaşıyor ve bu çağda hakiki bir arkadaş bulmak bile güç duruma geliyor. Hayatımızın her anında yüzümüze karşı mültefit fakat ardımızdan türlü ifritlik peşinde olan insanlar ile karşılaşırız ve belki de çoğumuz, bu maskeler altındaki karanlık yüzleri göremeden, sahte bir aydınlığın yansımasına kanarız ama vakti geldiğinde bu sahtelik en yalın haliyle teşekkül eder ve acımasız gerçekliğiyle tökezlememize neden olur. Ve bu acı gerçekliğe teslim olmuş tecrübeler, dostluk kavramının ebedi muhalifi oluverirler.

Yaşadıklarımız, bizi biz yapan öğretilerdir ancak talihsiz deneyimler dostluk kavramına, arkadaşlığa, farklı bir bakış açısıyla, belki de tereddütle yaklaşılmasına neden olur fakat dostluk iki ayrı birey olmak değil iki ayrı bedende bir birey olmaktır, eskiler "hem dem olmak" diyerek dostun dosta nefes olduğunu belirtmişlerdir. Günümüzün serkeşliğinde, her koyun kendi bacağından asılır şiarında bir anlayış içerisinde bulunurken, birinin birine nefes olması, susuzluğuna vaha olması, merdümgirizliğine eş olması kadar değerli bir şey yoktur.

İnsan sosyal bir canlı olmasıyla barizdir, yalnız olmak, toplumdan soyutlanmak gibi eylemlere zıt bir yapıya sahiptir, bu nedenle bir birlikteliğe ihtiyaç duyar, sevilmeye ve sevmeye muhtaçtır. Sevilmek ihtiyacı, insani duyguların en elzemidir. İşte dostluk bu minvalde tüm bu olumsuzluklara karşı bir set olup, bireye ait olmuşluk duygusunu zerk ediyor, yalnızlığın çorak topraklarına adeta yağmur oluyor. Zira dost, kalabalıklar arasından sıyrılmış en berceste yalnızlıktır.