(Çetin Ol, adıyla yayınlamayı planladığım romanımdan bir kesittir.)


Bugün sizin için Dünya'nın son günü olsaydı ve siz bunu bilmiyor olsaydınız ne yapardınız?

Okumakta olduğunuz kitabın sonunu merak edip kitabı bitirmeye mi çalışırdınız? Son kez dışarıya çıkıp müzik eşliğinde Kanlıca Sahili'nde mi yürürdünüz? Ya da tez yazınızda eksik olan yerleri tamamlamak için varınızı yoğunuzu mu verirdiniz? Veya depresif bir tavır takınıp tüm gün (ölene kadar) yatağınızda mı uzanırdınız? Aslında insan yaşadığı her günü son günüymüş bilincinde yaşarsa olaylara daha bir duygusal yaklaşabilir. Küslükleri sonlandırabilir, helallik isteyebilir, sevdiğine açılabilir. Tamam yine kitabını okusun, filmini izlesin dünyevi tüm ihtiyaçlarını karşılasın, depresif olsun hatta ama bunların hiçbiri yapamadığınız için öldükten sonra içinizde ukde bırakmaz. Ama küs kaldığınız bir insanla barışmadan ölürseniz içinizde büyük bir ukde oluşur. Birinden hoşlanmazsınız, tavırları sizi rahatsız edebilir, ona bir şey diyemez hiç kimse. İsterseniz konuşmazsınız zaten. Fakat iki tarafın da naz yapıp konuşmadığı bir küslükte veya ilişkide büyük bir pişmanlık oluşur. Yaşayan tarafta büyük bir psikolojik hazımsızlık oluşur. 


Ben, Dünya'daki tüm pişmanlıkların vücut bulmuş haliyim.