"Düşler bitince başlamaz mı kabuslar? Maviyi neden bu kadar çok seviyorsun, diye sordular. Bir 'umut' meselesi dedim! Mavi duygular hayatta kalan insanların rengidir. Sevmeyi bilen kalplerin rengidir. Duyguları hâlâ hayatta olan insanlara ait tek renktir mavi. Bir sevgiyi renkle anlatan tek renktir mavi. Severim ben mavi gökyüzünü, beyaz bulutları, sarı güneşi... Ha, bir de rengarenk hayalleri... Mavi umut olmasaydı, gökyüzü mavi olmazdı. Demek ki hâlâ umut var? Ne diyorsun, şu denizin sesini biraz daha mı açsak?"


Bence açalım, açalım ki umutlarımız kaybolmasın, ki bizim umutlarımız başkalarına umut olsun. Sonra bütün mektupları unutalım Frida. Bazı gerçekler vardır, bıçağın ucu kadar sıcak. Gitmek istediğimiz yerler vardır, gömülmek istediğimiz şarkılar. Oysa dürüst bir hayat için yaşlanıyor herkes. Ve anılar, adresi silinmiş evlerde saklanıyor. Belki unutmayı istemiyoruz Frida, ha? Aklımızda eski sözlerin yükü. Neye dokunsak çamurlu gece, nereye dokunsak oradan bir rüzgar geliyor yüzümüze. Çürümek de böyle şekilde Frida. Eşyalar yalnızlaşır, kapanır kapılar ve tavan batar tenimize. Cıvıl cıvıl günlerin rüyası giriyor uykumuza şimdi belki de Frida. Peki, şimdi susalım Frida, belki sustuklarımız yankılanır...