Kimi özler insan? İnsan unutabilir mi özlediğini? Ya da unutmanın ilk adımı mıdır özlemek? Sahiden unutmak, unutabilmek mümkün müdür?
Bence birisine özlem duyuyorsan; gerçekten değer verdiğin birini, vakit geçirmekten haz duyduğun kişiyi kaybetmişsindir artık. Kavuşmak sizin için imkânsız olmuştur. Ölüm de olabilir bu kesin bir veda da. Kaybettikten sonra nasıl olduğunun fazla bir önemi kalmıyor. Özlüyorsun kokusunu, hatıralarını, sesini, gülüşünü…
Bu minvalde özlerken unutmak mümkün müdür? Sanmıyorum dostum. Her özlediğinde nasıl unutabileceksin ki? Özlem duygusu yüreğinde çaresizce kabardığı her vakit hatırlayacaksın onu. Bu şekilde unutmak mümkün değildir bence. Sadece belki alışırsın. Özleyerek yaşamayı öğrenirsin. Onsuzken çaresizce, aptalca bakmazsın da sağa sola daha bir güçlü durmaya çalışırsın, nafile. Yüreğin hala kan ağlıyor olacak. Eskisi gibi her dakika her an olmasa bile zaman zaman… Zamana bırakalım o vakit, ne dersiniz? Bence bu da bir çözüm olmayacaktır. Biraz daha derinlere, olayın başına gitmeye çalışalım.
Birini unutmanın ilk adımı bence kesinlikle özlemektir. Zaten özlemediğin birinin, yani özlem duyacak kadar değer vermediğin, sevgi beslemediğin birinin varlığı-yokluğu arasında ayırt edici bir fark yoktur zaten. Yani o kişiler özlenecek-hatırlanacak kadar yer etmemiştir sende. O değeri vermemişsin ona.
O zaman değer vermekten mi vazgeçmek gerekir? Bu mümkün mü emin değilim. Zaten bunu başarabilmiş bir insan olsaydım şu an bu yazıyı yazmıyor olurdum. Muhtemelen zamanımı daha farklı şeylerle meşgul ederdim. İşte burada görevi zamana bırakabiliriz belki. Zaman geçtikçe verdiğin değer kendi kendini imha edecektir, ne dersiniz? Bence bu mümkündür. Tabii bunun için bizler de çaba sarf etmeliyiz. Başka işler ile meşgul olarak. Onu hatırlatacak herhangi bir şeyden kendimizi uzak tutarak.
Belki bu şekilde zamanla verdiğin değer kendi kendini imha etmeye başlayacaktır. Böylece onun kokusuna, gülüşüne, sesine ve anılarına yüklediğin anlam kendiliğinden anlamsızlaşır, ne dersiniz? Bence öyle. E o zaman belki de sorun çözülmüş oluyor, neden mi? Çünkü hatırlanacak ve unutulacak durumların, olguların, duyguların hepsi yavaş yavaş zihninin arka taraflarında kalacak, tabiri caizse tozlu raflarda yerlerini alacaktır, en azından böyle ümit ediyorum.
Belki de bunların hepsi birer safsata, gerçekten değer verdiğini ölene kadar unutamayacaksın. Sadece yara kabuk bağlayacak, iyileşecek ama izi kalacak. O ize her rastladığında hatıraların tekrardan canlanacak.
O zaman ne gelir elden, geçmişe takılı kalmadan günümüzü yaşayalım. Bazı şeyleri kendi akışına bırakalım. Sürekli deşmeyelim yarayı, kanatmayalım. Kendimize, çevremize bir tutam insanlığa faydalı işlerle meşgul olalım. Saygılarımla…
Furkan YÜCEL
2020-12-17T22:26:22+03:00Çok teşekkür ederim
Melis Yüksel
2020-12-17T18:07:23+03:00“Zaten özlemediğin birinin, yani özlem duyacak kadar değer vermediğin, sevgi beslemediğin birinin varlığı-yokluğu arasında ayırt edici bir fark yoktur zaten“ çok doğru bir cümle kesinlikle katılıyorum. Kaleminize sağlık.