yok, ben kendimi öylece yapamıyorum.


düşündüklerimi yutmaya gidiyorum. düşündüklerimi yutmam her zaman kusmamla sonuçlanıyor. inanın kusmakla sorunum yok. kusmak hiçbir zaman sorunun kendisi hâline gelmedi h... haa... olmadı, değiştir. inanın canımı sıkmakla sorunum yok. canımın sıkkın olması hiçbir zaman sorunun kendisi hâline gelmedi hayatımda. çünkü ben aptalı, ne hissettiğimi dahi kendime unutturacak kadar dahiyim ancak. sorun bu değil. sorun başka bir şey ama ne olduğunu sormayın. ya da sorun, siz bilirsiniz. bir cevabım yok ama soracak olursanız haber verin, düşünebilirim ama bilemeyeceğim birçok şey olabilir. mesela ben düşü ne bilirim ki? kendimi bildim bileli hep gitmek istiyor ve gitmek düşlüyorum ama ne zaman gidebilecek olsam öylece durup bekliyorum. neyi beklediğimi de çok iyi biliyorum, sen bilme. yani diyorum ki ben bana git denmeden yapamıyorum. kimse bana ne yapacağımı söylemesin ama sana taktım kafayı, sen bana bir şey söyle dönemlerim. ya da dönemlemem, orası bana kalmış. bana git denmiş ama yine bana kalmış. bana git desene, n'olur. ben gitmeyi çok istiyorum. bana git de, bana kal, bana kal diyip gitme ama. hadi be bana bir yar, bana bir yarık, bana bir silah, bana bir de çarık... bana git diyerek kovamazsın kendini, bir düşünsene, n'olur. gitmeyi tasarladıysan çıkarmasaydın üstünü. çıkarma çıkarma, saydım ben üstünü. mesela ben üstümü çıkardığımda sanki eteğimi terziye veriyormuşum da terzi eteği kendi kalıbına göre yapıyormuş gibi. sanki sürekli terzi değiştirmem bu yüzdenmiş ama hepsi de eteğimi kendine göre dikiyormuş gibi. lütfen eteğimi geri verin, bol hâliyle giyeceğim. düşündüklerimi yutmaya gidiyorum çünkü düşündüklerimi yutmam her zaman... düşündüklerimi yutarım bazen, bazen düşünebilmek istemeyebiliyorum ama ben düşü ne bileyim ki zaten?


15.03.22