Ne gelir bunca ihanetin yanında 

bir kum tanesi kadar kalan ellerimden

Cesaretim kuru bir dal gibi kırılmış 

ümidim bitmişken

Koparılıyorken toprağımdan köklerim

gözlerimden yaş eksik olmuyorsa 

Bu kadar bitkin, yorgun ve sıkkınken ruhum 

Nöbetlerle bölünüyorken uykum 

Titremekteyim öfkemden 

Hırsım top top olmuş şakaklarımda 

Acizliğime yanar halde bilincim 

Düşünüyorum 

Sadece düşünüyorum 

Nasıl güvenmiş olabilir bir insan bana 

ana sütünden, kandan, gözyaşından yarattığı bir memleketi 

Nasıl emanet edebilir bu kadar güçsüz 

ve bir o kadar çelimsiz 

ümitsiz bir insana 

Ayağa kalkmam ne zaman? 

Ne zaman çağlayacak bu dingin ırmak? 

Korktuğum yok 

Ve ihanet de etmiyorum emanetime 

Öğüt aldım ümitsiz durumlar yoktur 

sadece ben ümitsizim 

Utanıyorum 

Sadece utanıyorum 

Güneşler doğurtan ellerimin 

kum tanesi kadar kalmasından 

Köşeye sıkıştığım her gecenin sabahında 

yine aynı acziyet çarpıyor suratıma 

Ve tekrar gece olana kadar utanç 

Göğe bakmaya 

denize bakmaya dayanmaz gözlerim 

dolar da akar yanaklarımdan 

Hangi yüzle bir memleket türküsü söylerim 

inlemez mi şu dağlar 

"Hani nerede sevgin?" 

Çekilmez mi damarlarımdaki asil kan 

Okunmaz mı şerefime bir sela 

Yakacağım kendimi

Ölmek için değil 

Ölüme inat