Uzaktan sevmek haksızlık mıdır? Sevilene… Mutluluk ve mutsuzluk durumlarını neye bağlar? İnsan... İnsan neden uzağında durur? Sevdiğinin... Yaklaşmaktan neden bu kadar korkar? İnsan korkak mıdır? Özünde…
Uzağında durduğum zamanlar geceleri uyuyamadığımda soruyorum bu soruları kendime. Acaba beni ezelden uzak mı yetiştirdiler? Hayır hayır, gayet dünyanın içinde büyüdüm ben. Şanslı sayılırım. Bir kafeste değil aksine tam da insanları gözlemleyebileceğim, kendime dahil dışardan bakabileceğim ortamlarda yetiştim ben. Buna ilk babam ön ayak oldu, sonra maaile… Daha çocuk sayılabilecek yaşlarda tanıdım onca yabancı insanı. Bunu yazarken fark ettim. Ben onları tanıdım ama açık açık kendimi tanıtmadım hiçbirine. Sorunum buydu belki de. Kimseye kendimi tanıtmadan, benim onları tanıdığım gibi beni tanımalarını istedim. Sahi… Ne çok şey istemişim herkesten...
Sanırım biraz arabesk bir adam olmuşum böyle böyle. Gerçi ruh halim de tutmuyor bir önceki günümü. Yalnız bildiğim genelde mutsuz olduğum. Umutlu, meraklı ve daha birçoğu ama mutsuz… Çok mu şey beklediler benden ya da çok mu şey bekliyorum kendimden? Sanmam. Hem benden kim ne kadar ne bekleyebilirdi ki? Ya da ne bekleyebilir ki? Beklemek demişken herkes inandığı bekliyor. Kim hangi konuda ne kadar inandıysa bana, o kadarını beklemiş olabilir en fazla. Acaba ben, bunları bile karşılayamadığımı düşünerek mi mutsuz oluyorum?
Ama ben kimseye kendimi açık açık tanıtmadım ki. Belki onların gözünde bana inandıkları konuların uzağındayımdır. Belki beni yeterince tanımamışlardır. Belki yanlış tanımışlardır. Belki kendi eksikliklerini bana tamamlatmak istemişlerdir. Ya da ben mutsuzluğuma bahane mi arıyorum? Mutsuzluğumu onlara yükleyip onlara haksızlık mı ediyorum? Ben bu mutsuzluk durumumu neden bu kadar kafama takıyorum? Hem mutluluğu başka bir kişiyle ilişkilendirmek nasıl gerçek mutluluk değilse, mutsuzluk da öyle olmaz mı gerçekte?
Belki de bencillikleri tutmuştur. Sahi… İnsan severken bencil midir? Sevdiğini söylerken soru sormadığı halde beklediği cevapta seçenek yok mudur? Diğer seçenekleri göz önünde bulundurma ihtimali bile insanın mutsuzluğuna ön ayak mıdır? E hani mutluluk bir başkasıyla ilişkilendirilince gerçekten uzaklaşılıyordu? Biz gerçek yaşamıyor muyuz duygularımızı? Asıl mutsuzluğumuz bundan mıdır?
Ya da ben mi çok şey bekliyorum diğer insanlardan, karşılığını alamayınca da mutsuz mu oluyorum her seferinde?
Bakın yine başka bir hatta birkaç kişiyle ilişkilendiriyorum mutsuzluğumu. O zaman benim mutsuzluğum da mı gerçek mutsuzluk olmuyor? Peki bu “gerçek” meselesinin özü nedir? İnsan bu kadar sosyalken nasıl başka kişi ya da kişilerle ilişkilendirmeden ya da ilişkilendirilmeden tanımlanabilir ya da tanımlayabilir duygularını?