Bölüm 1 Karanlık Çağ (5)
Kibir planlarını inceledi ve kendine yakın parçaları bir araya topladı. İradenin gücünü kırmanın Şevk ve Sevginden geçeceğini aktarsa da parçalarda anlamsız ifadeler belirdi. Nefret bu durum için bir ifade belirtmedi fakat Sinsi, Şevk ve Sevginin bir araya geldikleri zaman oluşan enerjinin diğer parçalar üzerindeki etkisini anladı. Bu sırada Kibir, parçalar anlamasalar da konuşma, anlama ve görme anlamlarını aktardıkça aktardı. Nefret, parçaların neyi nasıl göreceklerini Kibirden ifade etmesini istedi. Kibir, Nefretin bu ifadesi karşısında şaşkına döndü ve ilk kez böbürlenmedi. Sinsiden şevk ve sevgi ile birlikte iradenin yanına geçmesini istedi. Bu sırada Merak hariç diğer parçalar etrafa dağıldılar.
Kibir, Nefret, İntikam ve merak, planlarını derinleştirdikçe derinleştirdiler. Nefret hemen İmkana girilmesi gerektiğini aksi taktirde Bilincin kendine gelmesi durumunda İmkana bir daha girme fırsatlarının olamayacağını ifade etti. Kibir Nefreti onayladı ve Sinsiden gelecek haberi beklediler.
Bu sırada Bilinç kendi evininin karanlık köşelerinde Kaygı ile Endişeyi aradıkça aradı. Hiç bir iz bulamaması sonucunda İmkana geri dönmeye karar verdi. İmkanın enerjisi karanlık bölgelere bile yayılıyor ve kendini hissettiriyordu. Herhangi bir parça karanlık bir bölgeye doğru hareket etse de bu güçlü enerjiyi her zaman hissettiği için geri dönmesi zor olmuyordu. Bilincin İmkana geri dönmesi uzun sürmedi ve hemen içeri girdi. Endişeden yoksun olması İmkanı ihmal etmesine sebebiyet gösterdi ve tasarılarını İmkana sunarak algıyı serbest bıraktı. Yasağı imkana sokmak için dışarı çıktığında Duygunun Bilinç evine ilk kez geldiğinde hissettikleri Bilincin etrafını sardı. Bu enerjinin benzerini, Kibrin İmkana ilk kez girdikten sonraki süreçte parçaların bir araya geldiğinde hissettiğini anımsadı ve İmkanın etrafını bütün parçaların sardığını anlaması uzun sürmedi.
Şevk, sevgi ve irade bilinç evinin derinliklerine doğru hareket ettiler. İrade kendi şekilsiz bedeninde büyük bir ağırlık varmış gibi, aynı zamanda bu ağırlığın yükünü üzerinden atabilirse buhar olup Bilinç evinden uçacakmış gibi hissetti. Sinsi bu iki parçayı İradenin yakınına sokarak başka bir şey yapmasına gerek kalmamasına şaşırdıkça şaşırdı. Üçünü bir araya getirdikten sonra diğer parçaların yanına, imkana doğru hareket etti.
Kibir Bilince doğru hareket etti. Etrafına doluşan Duygu parçalarının enerjisi ile Bilince meydan okudu. Şevkin yokluğunda bile bütün parçaları bir araya getirme kudreti Nefret ve İntikama böbürlenmesine sebebiyet gösterdi. Bilincin şaşkınlığı bütün parçalara yansısa da kendine gelerek İmkana yöneldi fakat Kibir ve diğer parçalar ani bir baskın gibi düzenlemiş gibi İmkana adeta akın ettiler. Bilincin geç kaldığını anlaması uzun sürmedi. Endişeden yoksun oluşu onu sona doğru sürüklemeye başladı. Bütün korku etrafına sarıldı ve hareketsiz yerinde kaldı.
Algı bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığında bütün duygu parçaları üzerinde etkisini gösterdikçe gösterdi. Kibrin akını algıya sahip olarak son buldu ve İmkandan istediği somut parçalar oluşmaya başladı. İmkan parçalara görmek için göz adında bir somut anlam üretti. Bu sayede bütün parçalar birbirinin nerede olduklarını anlayacaktı. Ardından ağzı oluşturdu. Bu anlam ile hissettiklerini ve düşündüklerini kolayca paylaşacaklardı. Paylaşmak için ise anlamak gerekiyordu. Bunun için İmkan, konuşurken ağızdan çıkacak hissiyatlar ve anlamları karşıya aktarmak için ses adında farklı bir anlam oluşturdu. Bundan dolayı birbirini anlayabilecekti. Fakat sesi anlamak için parçaların başka bir somut anlama ihtiyacı vardı. Bu somut anlam, sesi direkt onların düşüncelerine nakledecekti. Bunun için İmkan duymak adında farklı bir anlam üretti ve bunu kulak adında somut bir anlama bağladı. Bu sayede parçalar birbirlerini görüp konuşup duyabilecekti. Kibir tasarıların hepsi kendisine aitmiş gibi İmkanda yüceldikçe yüceldi ve Nefret ile İntikama böbürlendi. Sabır yanlarında olmasına rağmen bu iki parça sonunda dayanamadılar ve İmkandan ilk ayrılan bu iki parça oldu. Süreç, diğer parçaların da imkandan çıkması ile son buldu.
Şaşkınlık kendi gücüne yenik düştü ve etrafını bu güçle sardıkça sardı. Şekilsiz bedenini görünce Nefret her yanını sardı ve Kibre, görmek anlamını sevmediğini söyledi. Kibir Şaşkınlığın bedenine bir göz attı ve bu bizim doğal halimiz, edindiğimiz algı sayesinde yeni ifadeler ve düşünceler üretebiliriz dedi. Konuşmak eylemi onun için büyük bir anlam ve başarı ifadesiydi. Bütün parçaların birbiri ile hemen iletişime geçtiğini, şaşkınlıklarını ve meraklarını gizlemediklerini fark etti. Şekilsiz bedeni heyecandan kıpır kıpır titriyordu. Aynı zamanda hoş gelmeyen bedeninden memnun olmadığını anladı.
Parçaların hemen fark ettiği şey ise İmkanın parlak bir enerji yaydığıydı. Bu enerjinin ismine ışık adını verdiler. Gözle karanlık bölgeleri göremeseler de imkanın enerjisinin uçsuz bucaksız köşelere bile ışık saçtığını anladılar. Bunun yanında Nefret ve İntikamın da kendilerinden farklı olan karanlık ifadeleri gözlerine yansıdı. Bu iki parça diğer parçaların bakışlarından rahatsız oldu ve karanlık bölgelere ilerledikçe ilerlediler. Kibir edindiği algı sayesinde berrak bir düşünce yapısı oluştuğunu anlayıp mutluluğunu gizlemedi. Hatta Bilinçle bile konuşmak istedi. Fakat Bilincin konuşma anlamından yoksun oluşundan dolayı, kendisinin başarısı hakkında ne düşündüğünü ifade edemeyeceğini anladı.
Bilinç sessizlik içerisinde İmkana geri girdiğinde Hüznün gücünü daha fazla hissediyor ve algının parçalar arasında dağılmasını kabullenemiyordu. Uzun süre İmkanda kalmayı tasarlasa da aniden Kibir İmkana girdi fakat Bilinç yalnızca onun enerjisini hissetti. Kibir yeni bir anlam bulduğunu bu sayede şekilsiz bedenlerin göze hoş gelmesi için bu anlamın parçaların etrafını saracağını ifade etti. Kibir bu ifadesi karşısında bilinci hareketsiz görünce onun konuşmadan mahrum olduğunu unuttuğunu fark etti. Eski yöntemle ifade etmeye çalışsa da başarılı olamadı. Her ne kadar Bilinç ile mücadele de etse birbirini anlamaları gerektiğini anladı.
Kibir tasarılarını tekrar gerçekleştirmek için İmkana anlamlarını yükledikçe yükledi ve Bilinç bu anlamlar içerisinde yeniden şekillendi. Görme, konuşma ve duyma anlamları algı ile birleşti ve nihai olarak Kibrin şekilsiz görüntüsü tam olarak karşısındaydı.
İmkana uzun süre sessizlik çöktü ve Bilinç ilk sessizliğini bozdu. Konuşurken duyduğu sese inanamadı ve Şaşkınlık her yerini sardı. Kibir uzatmadan yeni tasarısını Bilince aktardı ve şekilsiz görüntülerin göze hoş gelmediğini söyledi. Bunun için İmkanın enerjisinden faydalanmak istediğini ifade etti. Kibir algının ne olduğunu henüz kavrayamadığı için Bilinçten açıklamasını istedi. Bilinç algının oluşturulan somut anlamların kullanılabilmesindeki anahtar olduğunu ifade etti. Algı düşüncelerini kavramak ve onu ifade edebilmek için bir anlamdır dedi. Daha basitçe, herhangi bir anlamı başka bir parçaya somut bir şekilde ifade etmek için bu anlam oluşturduğunuz göz, kulak ve ağız vasıtasıyla aktarılmasını sağlar. Kısaca Göz, kulak ve ağız vasıtasıyla düşüncelerini aktarabilmek için algıya ihtiyaç duyulmaktadır. Kibir bunu planlı bir şekilde yapmadığını ifade etti ve kendi düşüncesinin ve algının bir araya gelmesinin bir anlam içerdiğini söyledi. Bu anlama tesadüf adını verdi. Bilinç böyle bir anlam olmadığını her şeyin bir nedene dayandığını aktardı.
Bu olaylar karşısında Şaşkınlık Bilincin etrafını sarsa da edindiği anlamlardan dolayı Hüzün ondan uzaklaştıkça uzaklaştı. İmkanın enerjisi sayesinde şekilsiz bedenlerine biçim vermek için Kibir ile İmkanda tekrar bir araya geldiler. Kibir, bu enerjinin biçimsiz şekillerinin etrafını sarması gerektiği ifade etti. Şeklimiz imkanın enerjisi ile dolacak ve ışık saçacak dedi. Bilinç düşündükçe düşündü ve İmkanın enerjisinden bir parça koparttı. Kibir bu enerjiyi aldı ve kendisi ile nasıl birleştireceğini anlayamadı. Bilinç, enerjiyi kendisine sarması gerektiğini söyledi. Kibir ince uzun yapısı sayesinde enerjiyi etrafına sardıkça sardı ve bedeni şekil almaya başladı. Işık onun bedeninde yeni somut bir anlam üretti. Bunun ne işe yaradığını anlaması uzun sürmedi ve İmkandan enerji kaynağını kopartıp Bilince verdi. Vermek anlamını iyice kavradı ve yeni anlamların ikisine el adını verdi. Aynı zamanda hareket kapasitesi de arttı ve karanlık zeminde yeni bedeni yer kapladı. Saçtığı ışık sayesinde de zemin aydınlığa büründü. Ardından hareket edebilmesini kolaylaştıran iki diğer anlamına ayak adını verdi. Kibir bu ifadeleri eskisine oranla çok hızlı bir şekilde düşünüp anlamlandırabiliyordu. Bilinç Kibrin bu gelişimini fark etti ve içerlendi. Ortak bir anlam üretmeleri onların tekrar karşı karşıya gelmeyecekleri anlamına gelmiyordu. Bu yüzden tereddüt etrafını sardıkça sardı. Kibir aynı zamanda göz, kulak ve ağız anlamlarının yer aldığı yere Baş adını verdi. Ayrıca Başın düşüncelerin oluştuğu ve geliştiği yeri de temsil edeceğini ifade etti. Ardından Bilinç, Kibrin uzattığı enerjiyi etrafına sardıkça sardı ve parlak bir ışığı temsil edercesine yüceldikçe yüceldi.
İmkan enerjisinin kopmasından dolayı ışığının azalması yerine arttıkça arttı ve hiç olmadığı parlaklığa büründü. Bu sayede karanlık çağ sona erdi ve ışık çağı başladı.