Sana sesimi duyurmanın imkansız olduğu bir zamanda seslenmek, olasılıksız bir isteği gün yüzüne çıkarmaktan farksız şimdi. Ben hiç dinlenmeyeceğimi bildiğim birine, ısrarla içimdekileri dökme isteğimden kurtulamıyorum. Her yaranın bir merhemi mutlaka varmış, merhemi olmayan yaraları da insan ruhu isterse iyileştirebilirmiş. Ben defalarca merhem olmaya çalıştığım yaralarımı her defasında daha çok kanattım. Sevgimin üzerimizdeki tüm tozu yutacağına inandığım zamanlar, yüzüne bakışım; güneşin ruhumu ısıtışı gibiydi. Sebebini bulamayacağım kadar çok seviyordum seni. Ölümün pençesindeki birinin hastalığına bulanan çare gibi mutlu etmişti hayatıma girişin. Başlarda çok heyecanlanamasam da, zamanla kapılmıştım varlığına. Kalbimde; paslandığını sandığım çarklar yeniden dönmeye başladığında, sana duyurmak istediğim en güzel şarkıya duygularım ritim tutuyordu. 15 yaşında ilk aşkını yaşayan biri gibi heyecanlı ama bir o kadar da korkularını bastırmaya çalışan çocuk gibiydim. Aşık olmak böyle bir şeydi sanırım, ben bir daha uğramayacağını sandığım telaşlarımı, seninle yeniden bulmuştum. İliklerime kadar baharın çiçekli kokusunu hissediyordum sanki. Ne yazık ki sonsuz sandığım baharım çok sürmedi. Karşılığını göremediğim şeylerin arasına sana olan merhamet dolu sevgim de eklenmişti. Tek isteğim yanımda olmandı. Elini tuttuğumda; ruhumu buz kesen o soğuk havadan kurtulabilmekti. Ruhumu donduran soğuk atmosfer günden güne büyüyordu, elini hiç tutamamıştım. Sen de hiç sevmemiştin beni. Kalbimin bozuk taşlı yollarında tökezlemeden yürüyüşüne hayran oluşum, aslında rollerinle kazandığın en gerçekçi zaferindi. Ben kalbimin en güzel yerine seni saklamaya çalışırken; sen hayatının hiçbir köşesine yakıştıramamıştın beni. Şimdi zamanın bana hediye ettiği gözyaşlarımla baş başayım. Sana ulaştıramadığım sesim, yüzüne dokunamayan ellerim tek vücut olup rüyalarımda seni arıyor. İçeri alınmayacağımı bildiğim bir kapıyı ısrarla çalıyor gibiyim, kapının deliğinden ne zaman vazgeçip gideceğime bakıyorsun. Rüyalarımda bile bu denli yoksun yanımda, güzelliğine kapıldığım gözlerin, içine baktığımda ayrılık vaktinin geldiğini söylüyor. İçimde senin için açan çiçeklerin bir bir soluşuna şahit oluyorum. Ben onları diri tutmaya çalıştıkça; ruhumu kuraklığa mahkum tutuşunu nasıl unutabilirim? Çürümek istemeyen ruhumu yokluğuna alıştırmak çok zor. Beni dinlemek yerine, canımı yakmak için söylediğin yalanlarına figüran edilişimi nasıl kabullenebilirim? Sana kızgınlığım tüm gerçekleri silsin atsın istiyorum ama ben hala içimdeki doğrudan kurtulamıyorum. Seni sana rağmen hala seviyorum.