Eski kafalıyım ben. “Erken kalkan yol alır”lara inanırım. Emeğe inanırım. Birlikte müthiş işler başarabileceğimize inanırım. “Elini vicdanına koyupta söyle”lere inanırım. “Evet çok güzel ama yanlış bu”lara inanırım. Eee… İnanırım da elimizde ne kaldı şimdi? Ne kazandık? Ne kaybettik? En son yaptığımız neyin karşılığını tam olarak aldık?

Dersime çok çalışır, hiçbir dersi kaçırmaz, çok iyi notlar alır mutlu olurdum. Birçoğu uyurken sabahın köründe kalkar, işlerimi yoluna koyar, büyük bir enerjiyle güne başlar mutlu olurdum. Antrenmanlarda çok çalışır, madalyalar alır mutlu olurdum. Bir şeylere üşendiğimde "Hadi be zorla kendini." derdim sonra harika işler ortaya çıkardı mutlu olurdum. Örnek gösterilirdim. Takdir edilirdim. Bunları gördükçe daha çok üstüne koymaya çalışırdım. Gerçekten hak ettiğimi, gerçekten emek verdiğimi, tesadüfen olmadığını ortaya koymaya çalışırdım. Şimdi olmazsa yarın olurdu. Yarın olmazda başka bir gün kesin olurdu. Eğer çok istersem o olurdu. Tamam, dünyaları fethetmezdim ama “Bak yapmasaydım olmazdı” olurdu. Çalışanla çalışmayan günün sonunda belli olurdu. Ne oldu da her şey tepetaklak oldu. Çok önceden beri artık hiçbir şeyin karşılığı yok. Yani para kazandırmıyorsa yok. Sadece para kazandırmıyorsa yok anlayabiliyor musunuz? “Ya siz şaka mısınız?” diye haykırasım geliyor.

Toprağına tohum ekmeyen herkesin elinde fidanlar var artık ve de bu sistemle uyumsuz ben var. Çok üzgünüm. 

*

(Fotoğraf: Pinterest. "İzahı olmayan şeyin mizahı olur." der gibi.)