“Her çağ kendi savaşlarını, kendi hastalıklarını ve kendi kıyametini yaratıyor. Ve her çağ insanlık için yeni bir yaşam deneyimine zemin hazırlıyor.” sözleriyle selamlıyor okurlarını Ecinniler sunuş yazısında. Pandemi sürecinin ortaya çıkardığı “yeni normalleri” sorgulayan sıkı bir dosyayla karşımızda. Yeni normallerle daha önce “kalabalık yalnızlıklardan” şikayet eden insanlığın eve hapsolma serüveni çerçevesinde yalnızlık kavramı Edebiyatın Münzevileri başlığıyla ayrıntılı bir dosya ile ele alınmış. Münzeviliğin tarihsel sürecinden, dini boyutundan günümüze doğru yaşadığı değişim ve tabii ki münzeviliğin edebi boyutu dosyada yerini almış.


Gökhan Arslan’ın Süha Oğuzertem ile yaptığı söyleşiden:

“Tarihsel arka plan açısından münzevilik denince akla ilk önce dindar keşişlerin gelmesi beklenir tabii. Fakat o yaşam tarzını Hristiyanlık ile başlatmak doğru olmayacaktır. Kökleri ondan yaklaşık sekiz yüz yıl öncesine giden Budizm ve o çerçevede yaygınlaşmış münzevilikler var. Budizmin doğuşundan bin küsur yıl sonra İslâm coğrafyasında da inanç ve yaşam tarzı bakımından Doğu ve Batı geleneklerine benzerlikler gösteren sûfi gelenekler ortaya çıkmıştır. Ancak bu geleneklerin, içine doğdukları coğrafya ve kültür farklılıklarını hesaba katmak, aşırı benzerlikler kurma konusunda dikkatli olmak gerekir.”

 

Derginin 2021 yılınında çıkan ikinci sayısının dosyası, son bir yıldır yaşamın merkezine oturan pandemi, kabuğa çekilmek, izolasyon gibi kavramları da çağrıştıran “Edebiyatın Münzevileri” başlığını taşıyor. Gökhan Arslan’ın editörlüğünde hazırlanan, J. D. Salinger’dan Emily Dickinson’a, Henry David Thoreau’dan Tevfik Fikret’e, çağdaş Norveç edebiyatı yazarlarından Trevanian’a, Severus Snape’den Selçuk Baran’a birçok münzevi yazarı ve karakteri inceleyen dosya kapsamında Süha Oğuzertem ile yapılan kapsamlı söyleşinin yanı sıra Mehveş Demirer, Deniz Gündoğan İbrişim, Melike Belkıs Aydın, Sibel Yılmaz, Çağla Çinili ve Tunca Çaylant’ın yazıları bulunuyor.


8. sayının şairleri: Ayfer Karakaş, Barış Yıldırım, Beste Naz Karaca, Bircan Çelik, enderemiroğlu, Ezgi Şimşek, Işık Sungurlar, Ozan R. Kartal, Rona Aslan, Sertaç Çıralı, Umut Yalım ve Yunus Emre Suci.


Ali Rıdvan Öncel, Ethem Baran, Hüseyin Opruklu, Kader Menteş Bolat, Leyla Beril ve Sevtap Ayyıldız öyküleriyle bu sayıya konuk olan isimler.


Mehmet Oymak John Clare’den, Çayan Okuduci de Şikoyê Hesen’den birer şiir çevirdiler.


Derginin bu sayısı için Nezihe Altuğ İlhan Kemal’in Yitik Kitap kitabı ve Pınar Özdemir de İsmail Gezgin’in Homo Narrans kitabı üzerine inceleme yazıları kaleme aldılar.

 

Dosya kapsamında Melike Belkıs Aydın; Selçuk Baran’ın Bir Solgun Adam adlı romanının kahramanı Mehmet Taşçı üzerinden münzeviliği tartıştığı yazısında, “Kendilik hep başkayla kurulan bir ilişkinin sayesinde ortaya çıkar. Bu ortaya çıkış bir tamamlanma değil, daima yeniden kurulan ve üretilen de bir yapıdır. Başkalarının gözlerinde, kulaklarında ne kadar kaldıysak varlığımızı da öyle ve o kadar tarif ederiz… İnziva kavramını Husserl fenomenolojisinin temeli olan askıya alma hâline benzetebiliriz. Zamanın, mekânın, akış içinde biçimlenen ve akışı da bir yandan biçimlendiren algının, dünya ile iletişimi en aza indirileceğinden şeyler kendilikleri ile baş başa kalırlar. Böylece zihin şeylerin kendisine dönebilir, varlığı kendi kendisiyle ve bulandırmadan kavrayabilir.” İfadelerine yer vermiş.


Sibel Yılmaz ise Roy Jacobsen, Per Petterson ve Erlend Loe’nin romanları kapsamında Norveç edebiyatının “Çağdaş Münzevileri”ne değinmiş: “Dag Solstad’ın Lise Öğretmeni Pedersen’in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı (2020) romanının başlangıcında dile getirdiği gibi, dünyanın en zengin ve mutlu insanlarının yaşadığı Norveç’in başka ülkelerle kıyaslanamayacak politik ve ekonomik gelişimi, kendine özgü bir tarihinin oluşmasına neden olur. Solstad’ın 'Norveç Mucizesi' diye nitelediği bu gelişim sürecinin sonunda Norveç, tarım toplumundan gittikçe uzaklaşarak ekonomik kaynaklarını artıran ve hızlıca endüstrileşen sosyal bir refah devletine dönüşür. Yaklaşık altı milyonluk nüfusa sahip olan bu küçük ülkede dağlar, göller ve fiyortlar büyük bir alanı kapsar ve insanlar doğayla bütünleşik bir yaşam sürerler. Çağdaş Norveçli yazarların eserlerinde bu yaşam tarzının izlerini bulmak mümkündür.”

 

Çağla Çinili, J. K. Rowling’in Harry Potter serisi karakterlerinden Severus Snape üzerinden münzeviliğin izlerini sürmüş. “Severus, İngilizcede 'çok ciddi, sert, cezalandırıcı' gibi anlamlara gelen 'severe' kelimesinden türetilmiş. Rowling’in seri bağlamında yarattığı karakterlerin adları kökenlerini Antik Yunan’dan, Latinceden ve çeşitli ülkelerin mitlerindeki kahramanlardan almış veya bu isimlerden esinlenilmiştir. Kitaptaki Snape de tıpkı ismi gibi bir öğretmendir.”

 


 

Şiir Alıntıları:

 

Gitmenin yollarla ilgisi yok

Olduğun yerden bedenime gün görmemiş ağıtlar sürüyorsun

Kalmanın ne olduğunu

Yutkunamadığım anlarda öğrendim / Işık Sungurlar

 

hafıza! korkunç fırtına

karanlık gemiler gibi kayalıklarına vuruyorum.

Oturuyorum denize bronz heykeller sildim. atlas

lara bakarak sonsuz bir uyku

ya yanına yamacına yalvarıyorum.

bil ki kendiliğindendir eşya, bil ki kendinde

dir o şüphesiz mecmua. / enderemiroğlu

 

kalbi ayaklanan söz insan oldu

çünkü dindiğinden beri kaynayan göl

tuzlanan yara devrilen dağ

çünkü putlarımı dikenli vahalara ben taşıdım

ısırgan annelerim oldu babalarımı kemirerek yiyen

eşsiz bir ziyafet çıkaran köpürmüş kandan

usul usul acı çeken annelerim oldu / Rona Arslan

 

uyku yarı ölümdür diye iki kere uyuyorum sonra

ortodoks ilahileri dinleyip inatla sol yanıma dönüyorum

sol elim sol yanağımda, sağ elimi bacağa kıstırmışım

bu geceyi epey evvelden tanıyorum / Ozan R. Kartal

 

her ürkek aklın harcı değil ben onları alnını

hüznüne dayamış evlerin tırnaklarından geçirdim

cam önlerine gülüşerek dizdim

kötü kokanları cumbanın karçalar rüzgârına bıraktım

insanın yüzünden girilir cennete de cehenneme de / Bircan Çelik




Öykü Alıntıları:


Fakat ne mümkün, uykum kaçtı, kovalıyorum ama yetişemiyorum. Kanser olabilir miyim, olabilirim. İyi bir şey aslında, en azından neyden öleceğimi bilirim. Sağlıklı olup ölümün bilinmezliğiyle yaşamaktansa kanserden öleceğimi bilerek hazırlıklı olurum. Şu an yaptığım çıkarımdan memnun, mutlu bir şekilde uykuya dalabilirim. Bu durumda gelsin güzel rüyalar… / Sevtap Ayyıldız

 

 

Komşu kadınlarla duvar diplerinde, kapı önlerinde sohbet ederken kendinden beklenmeyen bir canlılığın içinde güzelleşen annem, babamla ağbimin işten dönmeleriyle ağrılı sızılı bir yorgunluğun içine düşer, el ayak ortalıktan çekildikten sonra başka kimsenin oturmadığı minderinde onu alıp götürecek uykuyu beklemeye başlardı. Bense uykularımın dışında bile sürdürebildiğim düşlerime dayamıştım sırtımı. / Ethem Baran

 

 

Yaz bitmek üzere. İstanbul’a döneceğiz. Bir an burayı özleyeceğimi hissediyorum. Çayı hazırlamaya mutfağa gidiyor kadın. Kulakları kene içindeki yavru köpek sıcakta nefes nefese… Derme çatma evin arkasında hâlâ inşaatı devam eden iki katlı yeni başka bir ev duruyor. Bu yeni olan sanki buraya ait değil gibi… / Leyla Beril




Ecinniler'den henüz haberdar olmayanlar için "Peki kimdir bu Ecinniler?" sorusunu dergi şu şekilde cevaplıyor:


"Ecinniler edebiyatçı olmamasına rağmen kapak yüzü yapılan popüler simaların değil; sindirilmiş, baskıya uğramış, yok sayılmış, sürgün edilmiş ve eserleri görmezden gelinmiş yalnız yazar ve şairlerin peşinden giden bir dergidir."




Hazırlayan: Rıdvan Temiz