Yok kudretimiz.

Tutamıyoruz zamanı

Akıp gidiyor öyle yüzümüzden

Bir bir eskiyor ve eksiliyor günler

Her gün biraz daha zayıflıyor duvardaki din-ayet takvimi.

Artıyor bir ihtiyarın alnındaki kader çizgileri

Bir ağırlık çöküyor yüzünün tüm hatlarına

Ve hüzün yerleşiyor vücudun kuzeybatısına

Yorgunluk hat safhada şimdi, dizler titrek

Ama yorgunluğa inat çalışıyor hala parmaklar

Dizeler diziyor bir kağıda ardı ardına...


...

Yükümüz ağır bizim, diz(e)lerimiz yorgun

Tükenmez kalemler tükettik yazmalarla

Yıktık gramerin bütün kurallarını

Cümle cümleler devrik şimdi

Yüklemler sürgün özneler gizli görevde

Noktalar bıkkın hep sona kalmaktan

Boynu cevapsızlıktan büküktür soru işaretinin

Umudun, dik durmanın sembolüdür ünlemler

Virgüller Bekoyê Avan’dır kelimelerin dünyasında

Hep ayırır onları birbirinden

Mem û Zîn’in hikayesi gibidir üç nokta

Yarım kalan bir sevdanın mirasıdır

Bir şeyler hep eksiktir onda

Ve tamam derim ben sonra.

Eksik yanlarım çoktur benim.

Bir eksiği bir eksik tamamlar ne de olsa.


Yol yakın şimdi

Adımlar ağır

Ara kısa

Yaklaşıyor ölüm.

Vakit tamam.

Ben eks'ik.