Her uçurum kendinden daha büyük,
Daha görkemli bir uçurumdur aslında.
Başka bir yaraya dokun, başka bir dala;
Başka bir hayatla ödüllendir kendini.
Yaklaşan bir tufan kalsın geriye,
Gecikmiş
Bir kanama.

Kabuk tutmuş yaralarımı göstereyim,
İstersen usulca dokun damarlarıma.
Boşluğa bir ad takabildiysen eğer,
Sürtünürken zevk aldıysan kayaya
Boynu bükük durma!
Uçurumlar yaklaşıyor,
Yırtılıyor o buruşuk harita.

Atlılar geçiyor patikalardan,
Rüzgar tersten esiyor.
Bir gemi alabora oluyor kıyıda,
Eski suçlarımızı anlatıyor ayyaş bir keşiş
Bir yandan da övgü düzüyor yaraya.

*Temiz bir uçurum bul kendine,
Kabuk tutmuş yaraları kaldırıp da yalama!
Doldur içine acemi bir rüzgarı, yutkundukça.
Uçurumlar doğrusun sana,
Düşerken tutunacak dallar doğursun,
Ufalanmış taşlar,
Yosunlu aşklar,
İlahi bir silah sesi doğursun.

Kabuğunu soy yaramın,
Bir yüzük gibi dola
Tetiğe dokunan parmağına.