Açlık. Uykusuzluk. Halsizlik.

Açım çünkü iştahım yok.

Uykusuzum çünkü uykumu hiçbir zaman tam alamıyorum.

Halsizim çünkü aç ve uykusuzum.

Belki küçük bir depresyon da serpildi hayatımın üstüne tuz biber gibi.

Neticede varlığım, ilk ve son defa görülecek herhangi bir hayvan ya da bitkiden farklı değil.

İnsanlar güzel bir çiçek görürler ve sahiplik hissinden onları koparırlar, biraz yanlarında taşırlar ve solunca ya yere ya çöpe atarlar. Kimisi de defterin arasına koyar ve unutur. Nihayette onların hayatına daha önce girmedikleri hâle geri dönerler ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ederler. Bir hayvanı görürler ve sevmeye yeltenirler. Daha önce vermeye cesaret edemedikleri sevgiyi vicdanlarını durgun tutmak için sağda solda hiç tanımadıkları hayvanlara verirler. Sonra kendi meşguliyetlerine dönerler ve ilk defa gördükleri o hayvanları aynı zamanda son defa gördüğünün farkına varmazlar. Bunun adı ne doğa sevgisidir ne de hayvan sevgisi. Bu düpedüz vicdan durultma seansıdır. Bunun farkını bırak, bir kez olsun düşünmemişlerdir bile. Düşünmesinler, düşüncesizler! Birileri illaki düşünür. Bütün bunların nihayetinde ben de öyleyim işte; çiçeğim, hayvanım. İnsanlar ise aynı insanlar. Çoğunun çiçeği koklayıp belki de su dökecek, hayvanın karnını doyuracak vakti yok. Benim için hep öyle oldu. Çoğu sadece varlar. Çiçekten nasıl geçtilerse benden de öyle geçtiler. Ben de günlerimi öyle geçirdim. Aç, uykusuz, hâlsiz. Çeyrek asır yaşadım hatta biraz daha fazla. Ve ben hâlâ açım, uykusuzum, hâlsizim.


-26.06.2023