yürüyen mehtaba oturup

göçmen kuşların edasından

yollarından geçer sokağın kara çocukları

düşler kurulur

düşlerden geçer kara çocuklar

hepsi bir anı şimdi baksak

-hepsi görünümsüz anılardır.-

takvimler ufalanır unutulan su tünekleriyle

ellerimize baksak hepsi bir anı

topraklardan çıkagelen akşam çığları

çığlar büyür bir vakit olur da

yoruluş çıtırtılarıyla dağların ardında

bir gül bitiverir nisan ortalarında

doğmuş bir gül

dağların ardında günler bitiverir

gecenin sabah namazları yakınında heyecan bitiverir

can çıkar uykusuz zemheri çarelerinden

ölümünü düşünen kara çocuklar geçer

arkası bahar arkası kanlı nehirler

soğuk topraklar dalgalanır üzerinde

kuru karanfil izleri,

genç kızın ellerinden karanfillerin izleri

buzlanır fırtınalar

harlanır Anadolu yangınları

ceylanların ağıdı yürekte boşlanır

ölüm vicdanlardan sönük 

düşmanlardan geçkin uyanık

mezar taşlarında el yazması çarşaf

sevdası da seher rüzgarlarından 

umuda da altısın da yüzüne vurulan

düşler,

perişan atlıların oklarıyla kılıçlarıyla

yara alır göğsünden, ihanetlerden boğulur

dağların ardında

kara çocuklar geçer.