Eskiden günlüklerimi hüznümü hafifletsin diye yazardım. Günlük yazarak kendi psikoloğumu yarattım ben. Kendi dertlerimi yıllarca başkasına anlatmak için uğraştım. Yaralarıma yoldaş aradım hep. Ancak birilerine anlattığım zaman kendimi iyi hissederdim. Her seferinde birilerini bulurdum anlatacak.
Buldum. Buldum. Buldum. Ve bir gün anlatacak kimse bulamadım. Anlatmak istemeyeceğim ama anlatmazsam içimde yangınlara, yanardağlara dönüşecek dertlerim olmaya başladı. Bir gün aklıma yazmak geldi. Günlüğüme başlarken birine anlatıyormuş gibi başladım cümlelerime hep. Dedim ki: "Selam günlük."
O sustu ben anlattım. Bir gün olsun sıkılmadı anlamaktan. Ben sıkıldım o sıkılmadı. Baktım ki hep anlatıyorum, aynı şeyleri anlatıyorum sonra aylık anlatmaya başladım. Bir zaman günlüğüme dedim ki: "Sevgili aylık."
Ne günlüğüm ilkokul çocuğunun yazdığı günlüklerle aynı ismi aldı ne de ben bir gün olsun aylık yazmaktan sıkıldım. Geceleri eski sevgililerime atacağım bütün sevgi ve özlem dolu mesajları, kendimi tuttum, Aylık'ıma yazdım. Bütün yaşadıklarımı, bütün hüzünlerimi ona anlattım. Hiçbir zaman pişman olmadım anlattığım şeylerden. Yazdım ve kaldırdım. Sakladım onları. Onları yazmak ayrı bir terapi oldu benim için, üzerinden zaman geçtikten sonra yazdıklarımı okumak ayrı bir terapi. Yani kısacası benim psikoloğum günlüklerim oldu.