Sesim benim için bir düşmanmış aslında, karanlıkta savaştığım

benimle oynuyormuş dünya delik deşik dudağıyla

günışığı içimde bir sancı, gece çocukluğuma açılan bir kapıymış

ılık bir rüzgar yontuyormuş ruhumu ağzımı şekillendiriyormuş

ah küçük bir gövdenin olmalı gördüğüm gölgeler ah gölgeler güldürmeli.

.

ince dokunuşları zamanın ve beyaz pelerini

nasıl da yalan söylüyormuş bana

nasıl da işçiliği zengin parlak ve kararlı...

vahşiliğe nasıl da heyecanlıymışım ben aniden kendime zararlı.

Tekrar düşebilirim o çukura tekrar!

ben hep üşüdüğünü zannedip ağlayan

avuçlarıyla avunan zavallı bir hilekâr,

kendine tumturaklı bir beyaz cüce nasıl da korkak.

.

zamanın saçlarından ve yağlanan yanaklarından biliyorum kavuşmayı

ah şairim ve bırakmalıyım içimdeki gözyaşı kalıntılarını bir şiir olarak

bir şarkı süzülüyor bana, bir şarkı irkiliyor, titriyor ve saldırıyor

onu sabırsız dinliyorum, kabulediyorum söylediklerini köşeye sıkışıyorum,

ah renkli bulutları sırlı aklımın süslü mevsimleri

ne çok resimden ne çok rüyadan atılmışım

kendime güzel bir sözcük söylemeden silinmiş gülücüklerim çocukluğumdan

ah şirin ayaklarım herkese dokunan parmaklarım

ah durgunluğum ve soğuk tutuşum

ah demir ve tentenin sıcaklığı, kar yağışı ve rutubet hepsi içimde bir şarkı başlatıyor.



/ve şiir bağlamından ayrıldı birkez daha

ah işte şimdi de bir yağmur başladı/


durmaktır yolum durmaktır öylece anladım eksilerek dansın gölgesinde

anladım ve düştüm hüzünlü eteğinden zamanın,

Derin nehirlerin bitimlerinde kayboluşuma bir anlam aralamak adım,

ah durmaktır yolum şekilsiz çiçeklerin yanında, çekirge toplamaktır

kötülüğüne aldırmadan yaşamın, nefes alıyorum hızlanarak ah heyecanım. CANIM!

ve güzel dantellerine takılmadan görüyorum beyaz vitrinleri

camların en kırık yerlerinde başlıyor şarkılarım,

Denedim haz veren güllerin keskin dikenlerini tutmayı

denedim ve en yumuşak yerlerimle dokundum gövdelerine, 

Şimdi istekle doluyum, heyecanla ve cüretle yazıyorum her şeyi ayrıntılarıyla

içimdeki yıkık binanın zemininde durmadan yatıştırıyorum öfkemi

ve deşiyorum zamanın yağlı karnını ellerimle

duvarlarını aşıyorum yokluğun, duvarları hiç olmamış gibi dizlerimde

hiçliğin içimde açtığı yaraları kapata kapata 

Tırnaklarımla bir oluş bir varoluş onarıyorum. 


Anladım dönüyorum ben de küçük sağır noktalar gibi 

İçinde ölü güzler taşıyan mavi kayalar gibi

şimdi tekdüze evlerimin pek düzgün çatılarında

durarak ve öfkeyle otlarımı büyütüyorum içlerinde 

ki bunu ben istiyorum, 

Anladım ölümün huzurunu artık kimseye üzgün değilim

üzgün değilim hiç kimseye ve üzülmeyeceğim herkes aniden ölebilir, 

ah önce bir kapanış vakti bekleyişim gözlerimde ucuz yağlarıyla

sonra ölüme bir şarkı başlangıcı, mağarada bir begonya büyütür gibi. 

.  

Bir anlam veriyorum notalara hisli ve yapışkan 

Yağmura ve bulutlara bir anlam veriyorum yorgun mısralarımda,

vücudumdaki bir yoğunluğa kapanıyorum

bir anlam veriyorum kanlı sarkıtlarımda,

Ah çılgın ve dikenli bitkiler büyüyor

büyüyor kötü düşler bahçemde bunu ben istiyorum

her gün, her gün yeni bir çukur buluyorum her gün mehtap bir başka siyah,

yönümden ayrılmamak adına bir rüzgar istiyorum semadan 

istiyorum ışığın aşkını karanlıklar arasından.


.

Yanlış seçimlerin durduğu bir durak var mıdır ey!

var mıdır şuursuz günlerimin biriktirildiği bir alan, ki onları yakmalıyım,

görebilir miyim zamanın kirli dokunuşlarını üzerimde

kokuşuk çapraşık kesiklerini bıçakların,

görebilir miyim unutuşlarımı ve hainliğimi

kurak sözcüklerimi silebilir miyim kağıtlardan,

ah tüm zamanlarımda yokluğunu hissettiren ölü ruh atabilir miyim seni içimden

durdurabilir miyim kararsız dönüşlerimi sana gözlerim kapanmadan

.

kapat beni içinle ey karanlık, kapat ve beni de çürüt

kapat beni içinle ey karanlık, kapat ve beni de çürüt