bu ayaklarımız nereye götürüyor bizi sürekli? adım adım gidiyoruz ama nereye? kimlere? kim için? duraklarımızdaki insanlar kim ve neden ayaklarımızı bağlıyorlar? bir sürü soru var kafamda. anlamlandıramıyorum ben bu uzun yürüyüşü. herkesin yolu engebeli midir mesela? yoksa yolunda çukur olmayan insanlar da var mıdır? acıyı tatmış insanlar bir gün ödüllendirilecek mi dersiniz? bu yolun sonunda var mıdır bir ödül ki? yoksa haksızlık sayacağım ben bu yürüyüşleri. insanoğluna yapılmış en büyük haksızlık hemde. gözlerine hiç ışık yansımamış insanlar da fark edilir mi karanlıkta? yoksa hep birileri tarafından görülmemeye mahkum mudur bu varlıklar? eğer öyleyse bu fark edilmek duygusu bundandır diyebilir miyiz.. anlamlandıramıyorum ki ben bu dünya denen gezegeni. bugün tuhaf bir bilinmemezlik var içimde. sorguluyorum. sorgulanıyorum. karanlık etraf, sessiz. benliğim ile karşı karşıyayız. o bana ben ona bakıyor ve bir aynaya bakmaya ihtiyaç kalmıyor dolayısıyla. bana soruyor sorularını bir bir. zaman algım kayboluyor. yıllardır aynı soruda mıydık yoksa her gün yeni bir soru mu okuyorum dudaklarından unutuyorum. verdiğim cevaplar yeterli mi yoksa daha ağzımdan bir kelime dahi dökülmedi mi diyerek ikilemlere düşüyorum