Bu, eski
Çok eski bir filmin dış sesidir
Öyle ki çevirmeni bu sabaha karşı donmuş halde bulundu
Öl diyorsun,
Yaşayarak sevgisizliğinin kâfiriyim
Rüzgarı öper kesilen nefesim
Çaresizliğine sersefilim
Huzur sanıp saldığın esefli gülüşün
Pencerenden göğe bıraktığın zehir
Gök seni ne yapsın
Herkes kadar yeryüzü yaratığısın
Kanat çırpacak diye umutlanmam artık
Kollarımı açıp gömleğimi ıslatmam bir daha
Kuşlar sokakları aşıp geçmiş
Yoldum tüylerini, yeryüzünün yamyamıyım
Göğün olan gökte kalsın
Kan değil zift akıyor
Uyansın ahali
Herkes yerini yadırgasın
Bilmediğim rüzgar dudaklarımı çatlatır
Uyandım dilim zihnime değince
Çare çoktur uzatmasını bilince
Lakin dağralar hep namussuzun elinde
Unutuyorsun bebeğim, unutma
Yalnızca hatıralar aynı kalır
Ki maksadı da açıktır
Tekrar aynısı yaşanmasın,
Unutma
Yalnızca acizler yalnız kalır