Eskiden de böyle miydi? Yoksa sevgili yanılsamalar beni yine yanıltıyor mu? Her geçen gün eskiyi arıyor zihnim. Hatırlıyorum, yaşamaktan aldığım hazzın tadını hâlâ hatırlıyorum. Binaları seyrederken yaşamın izleriyle selamlaşmanın hazzını hatırlıyorum. Estetik mimariye duyduğum ölçüsüz hayranlık bundan mıdır? Peki pencerelerin içindeki yaşamlara olan uslanmaz merakım niye? İçlerinden belli belirsiz sızan ışık hüzmesi neden bu denli heyecanlandırıyor? Pencere içlerine kurmaca hayatlar yazmak ve kendimi de bir kuytu köşesine sıkıştırmak yaşamadığım hayatların acısını hafifletmek midir?