saçlarımı kestim.
bileğimde kıvranan intiharı susturdum ince ince
radyoda eski zaman türküsü ve
ceviz yaprağının kokusu beni çok eski zamana taşırken
düştüm saçlarımdan tel tel.
ki körleşmiş duygularımın kapısı kırık dökük
giren çıkan tutuyor tokmağımı
içimde ziller hiç çalmıyor
giriniz, hiç sevilmedim müsade sizin.
her şey çok aşırı
dışımda çok panzerli bir eyleme durdu göğüs kafesim
tazyikli sular ve inmeyen yumruğum
çok aşırı öfkeliyim bu kez sesim bana yetecek
ensemi bile açıkta bırakacak kadar kestim uçlarımı
kulaklarım daha bir keskinleşti
bu çirkin sesler, trafik gürültüsü içimi eziyor.
kalbim sızlıyor bu heceli ismimden
fırtına dinmiyor, İsrafil üfledi üfleyecek sura
annemin her tuğlasını eliyle koyduğu
evimin duvarları çok korunaklı
ama saçlarımdan geceye akan kanı
kestim bir gece vakti
yan odada ruhu duymadı.
beni içine saldığın bu boşlukta böyle böyle kayboldum.
öğrendim kirpiklerimin rimelini taşımayı
omuzlarım dimdik,
genişliyor vücudum sevilmedikçe
kestim saçlarımı saçmalıyorum
kepeklerim bile ağırdı çünkü
alnımı dayadığım buz gibi banyo duvarından biliyorum.
bir düş gördüm çok sonra
annem çocukluk örgülerimi
saçlarıma dikiyordu.
mavi önlüğüm ve beyaz dantel yakalı çocukluğumun
bir fotoğrafı olsa keşke dedim.
rüyalar fotoğraflanmıyordu.
saçlarımı kestim çok yıpranmıştı
uçlarından çile değil, bu şiir damlıyordu.
Nurhan Özgün Biçimli
2023-09-06T22:25:36+03:00Saçını bir daha kestirsen uçlarından şiir düşse ahhh hüzünlü değil de umut dolu bir şiir olsa