Rüzgar esmeye başlardı gözlerin gözüme değdiği zaman

Yarılırdı gök, coşardı bulutlar,

Koşardı deli taylar yüreğimde

Sel olup çağlardı duygularım,

Aşk akardı gözlerinden yüreğime

Şimdi durgunum, solgun bir çiçek gibi kendi halimde


Sen bana baktığın zaman kanatlanırdı yüreğim

Arşa değerdi sözlerim, ırmak olup akmak isterdi hislerim

Fakat dilim kilitlenir susturdu beni diyemediklerim


Bir bakışın vardı ki ahu gözlü ceylanlar kıskanırdı

Bilseydi dünya senin o derin gözlerinin neler anlattığını

O zaman anlarlardı şimdilerde neden ağladığımı

Anlarlardı suskun bakışımla neler anlattığımı


Sen bakınca ben aşkı tanırdım

Sen sustukça diyemediklerini anlardım

Rüzgar gezerken saçlarının arasında

Çırpınır durur boğulurdum her telinin dalgasında

Bir gülüşün vardı ki kıskanırdı yeni doğmuş günahsız bebekler

Üzülür solardı dalında neşe saçan bahara aşık çiçekler


Sen yürüdüğün zaman kokunu duyar kıskanırdı güller

Ardından uçar ilham almak isterdi kelebekler

Geçtiğin yollar şeref duyardı, ardından kimseler bakamaz gözler kamaşırdı


Bir ben görürdüm o aşk ışığını gözlerinde

Hep duymak isterdim sevdamı dilinde

Fakat kavuşmak başka bahara kaldı hakkın izninde

Bekle dediler bana, bekle ki anla kıymetini zamanın elinde


İşte böyle severken ben seni

Ansızın soldu sevda güneşi

İçimde büyüyen bu duygu aşsız kaldı

İsmim aşık oldu ama erdem aşksız kaldı


Sen yüzünü çevirdiğin zaman halimi gariplik aldı

Söylediklerim şiir oldu

Türlü huylar, imtihanlar beni buldu

Lakin ben bilirim

Aşk içinde aşksız kalan aşık benim...