böyle gecelerde içime kapanıyorum

o bozuk duvar saati de beynimi deşiyor

saplantı halinde uzaklaşıyorum gecenin özgürlüğüne

karga sürüleri de yıllardır dize gelen ruhumu eşeliyor

"senin de yüzün doğaya denk Walden simalarında

gündüzlerin kuşandığı o totalitarizmi yeniyor

yazılıyor neshinde, külliyatı yarım kalan kavramların

ben de büyük bir bulut gibi

öylece düşüyorum mavisine hayatın

sabaha kadar direnişte beklemek..."

bu yeni bir düzen sayılır Thoreau önderliğinde

sınıf farklılğı sokaklarda öngörülen hayatı

hakikat soykutuğu dışında yaşamak zorunda bırakıyor

onlara göre yine de bir övgü değildi bu cehennete

günlük yaşam endeksi bilinç dışı baskılanan bedenim

zamanın görünmediği ruhani sahteliği benimsemiyor

oysa hükmederdi radikalleriyle, tüm zamane klişelere

ruhum da reddediyor, bana uygun görülenleri

o yüzüne bakılmayan idealler içinde var olabilen zihin

bir gün batımının sonuna doğru

o ufuk çizgisinin sonuna elbet noktayı koyacaktır...