Birkaç gün önce evime geldim, hiç gelmek istemiyordum, sordunuz mu? Hayır, kimse sormadı; önemi yoktu benim ne istediğimin ve neyi ne kadar istemediğimin. Aralıkta birtakım şeyler yaşandı, çabuk geçti, nasıl oldu anlamlandıramıyorum. Henüz bitmedi ama sanki hiç başlamamış gibiydi. Gökyüzüne uzun uzun baktım o gün, keyfim pek kaçık, başım pek kalabalıktı, kaçtım hemen herkesten, uzun sürmedi, dört saat ya da zemzeme göre beş saat… Bilmiyorum, bilsem de pek önemi yok ki… Bakıyorum da çoğu şeyin önemi yok gibi geliyor, peki bunca önemsiz şeyin arasında ben önemli miyim? Bazen kendimi iyi hissetmek yahut iyileştirmek için ihtiyacım olmadığı halde ileride ihtiyacım olur diye bir şeyler alıyorum ya da çok az kullanacağım bir eşya… Bir şeylere para vermek geçici bir süre insanı mutlu ediyor, bu bir kitapta yazsaydı "Bir kitapta okumuştum." diye söze başlardım. İnsanların alışılagelmiş gereksiz cümle itemleri... Üç gün sonra evime döneceğim. Kaç tane evim var, biliyor musunuz? Benim için sayısız. Bazen bir eşya, bazen de bir insan benim evim olabiliyor. Bu sene kendime günlük tutacağım diye çok kez söz verdim, yine yapamadım. İnsanların süslü püslü ajandalarına bazen çok özeniyor, sonra senin bu renksiz hayatına gitmez diyerek susuyorum. Bugün salı. Eskiden salı pazarı kurulurdu evimizin önüne uzun uzadıya, o zamanlar ortaokula giderdim, çok fazla kilo almıştım o sıralar çünkü ilaçları bırakmıştım. Tonlarca ilaç alırdım, bana mısın demezdi bedenim, geçenlerde doktora alerjim için gittiğimde bana "Bunca yıldır alerji ilacı almamışsın, şimdi neden almak istiyorsun?" diye sordu, alerjiden kaynaklı rahatsızlıklarımın çok şiddetlendiğini dile getirdim. Kafasını sallayarak güldü bıyığının altından ve bana iki kutu ilaç yazdı, teşekkür ettim bey amcaya çünkü randevum da yoktu, beni o gün vicdanlı davranarak muayene etti, vedalaştık ve ayrıldım. Ayrılmak keşke hep bu kadar kolay olsa. Hayatım boyunca bunu birçok kez diledim, olmadı. Şaşırmıyorum, son birkaç yıldır olaylara şaşırmıyorum, bu yetimi kaybetmiş olabilir miyim?


Sigaraya çok fazla zam geldi, zam üstüne zam. Buna da şaşırmıyorum mesela, tütün sarıyorum evde. Aslında bıraksam şu veledi çok iyi olacak, doktor "Astımın ve bronşitini azdırmak hoşuna mı gidiyor?" der hep. "A doktor, keyfine mi içiyorum?" demek istiyorum ama demem. Susarım, susarım. Anlatmak isterim sonra, sustuğunu konuşmak ister insan, saadettir. Anamı arıyorum tam anlatacakken, benim keder onun felaketini ikiye katlayacak. Aklıma geliyor, susuyorum, "Aman kızım mektebini aksatma, ben cahil kaldım, sen kalma." der, kapatır telefonu. Yarın erken kalkmalıyım, biraz yürüsem iyi olacak. Evimin yolunu kaybedecek kadar yürüsem, yürüdükçe unutsam hatıralarımdaki konuşmaları ve insanların yüzlerini, yüzlerindeki kibri... Unutmak meşakkatli bir iş, herkesin nasibi değil ki…