yine ben kendi kendime konuşuyorum, insanlardan beklediğim dönütleri belki alamıyorum ama

olmuyor bir şeyler olmuyor ve yerine konmuyor üstelik odam yalnızlık kokuyor


bu hayatta daima kaplumbağa oldum ve olmaya devam ediyorum 

evet yine ben sevgili ev bitkim yine sana sesleniyorum

benim de yeşil yapraklarım olsaydı keşke işte o zaman ayrışırdım toplumdan

ihtiyacım olmazdı onlara ve katılmazdım bu heyecana yenik düşen oyuna

kollarım ağrımazdı ve midemin ortasına bir acı saplanmazdı


yine ben kendi kendime konuşuyorum, bu bile rahatlatmıyor beni

müziğim bile kesildi kulağımda ama insanlar uzamaya devam ediyorlar

bir ben kısa kalmışım sanki ve etrafım zürafalarla dolu

zürafalar, beni durmadan köşeye sıkıştıran ve midemin acımasına neden olan zürafalar


geceler anlatıyor artık beni çünkü ben anlatamıyorum geceleri

limanımdan gemiler çapa atamadan döndüler, kaptanlar açlıktan öldü

mürettebat perişan durumda ve benim mideme bir acı saplanıyor


hiçsizlikten saptım yine cansız gövdeme bir organ takası gerekti

göğüs kemiklerimi aldılar hislerimi geri verdiler bana

ben ölünce derdim hep toprağı boşverin kuma gömün beni

ne sızı kalsın ne acı kollarımdan ince ince kumlar dökülsün

ancak en sonunda yaktılar beni kavanozumu kendim kapattım

dedim en azından bunu götürün kuma koyun

tahtadan yapmışlar kavanozumu

şiir bu ya bir kibrit tutuşturdu onu da

bir baktım uçuşuyorum ordan oraya

dedim en azından tutmayın beni küllerim bulaşsın her yere

bir deli rüzgar esti ki odama geri döndüm


gövdemin ayarını tutturamadı federaller, küfrettim onlara

hep söyledim oysa karbonu az nitrojeni fazla

çoğu şey bir tutkuya dönüşüyordu bende ya da saplantıya

oysa yalnızlığıma çare bulunamıyordu, arıyordum hapishane köşelerinde

bulmak umudum yaşımı aşmış ve zürafalar bana tepeden bakıyorlar

gözlerime kar yağdıranlar kaybolmuş ruhumun derinliklerinde

uzun uzadıya konuşurdum ama onlar beni benden iyi tanıyorlar


evet yine ben sevgili ev bitkim yine sana konuşuyorum

midem üç boğum birinde bir kız çocuğu var

çıkarsam ağlayacak ve gözyaşlarına tenim değecek

tenimi simsiyah edecek gözlerimi eritecek

ama iki ağaç siyanürü benim için toplayacak


yine ben kendi kendimle konuşuyorum, ne konuşmayı biliyorum ne sesimi

olmuyor bir şeyler olmuyor ve yerine konmuyor üstelik odam yalnızlık kokuyor


yalnızlıktan payıma bir avuç umutsuzluk düşüyor

midem yeniden boğumlanıyor, boğumlanıyor, boğumlanıyor

kız çocukları ağlıyor, diktatör ağlıyor

yine ben kendi kendime konuşuyorum

evet, yine ben sevgili ev bitkim ben yine kendi kendime konuşuyorum