Kırılmaya yüz tutmuş, şu yarı açık kapı; size, ne anlatır bilmem. Şu kahverengi pencereler, annenin ağrıyan beline inat astığı perdeler, evin içinde, belki, yanan sobanın çıtırtısı... Bilmem, size ne anlatır.

Bir babadır şimdi belki o kapı; yaşlanmış, yorulmuş, yıpranmış ama hâlâ ayakta bir baba. 

Evlatlarının her biri okumaya gitmiş, her biri ülkenin her bir yerine dağılmış evlatlardır; belki de evin önündeki ağaç temsilen... Annenin korkusudur belki o ağaç; evlatlarını beyaz gönderip de oralara, üstlerini çamurlu bulmaya dair.

Kim bilir askere yollayıp oğlunu, sağ geleceğine dair bir umuttur da aynı zamanda. 

.

.

.

Arkada kaz sesleri eşliğinde, Van Gölü’ne çıkan sokaklardan birinde sessizce duran evlerden biriydi bu. Kalbimizi bıraktığımız, "Allah evlerinde huzuru daim kılsın." diye bir ufak dua ettiğimiz evlerden biri sadece. Bazen sadece bakıp geçeriz ya, bu durup baktıklarımızdan.