Yürüyorum ağır ağır.
Seni seviyorum diyen dudaklar,
Hatta ruhuma sarılan kollar yanımda.
Geçtiğim her köşe başında
Bir anıyı kaldırımlara kavuşturuyorum.
Yüklerimden kurtuluyorum ağır ağır.
Gecenin bilmem kaçı olmuştur şimdi.
Günün hiçbir saati, dünyanın hiçbir yeri
Fanilerin gözünde kabul görmüyorum.
Hoş geldinlerle tebessüm eden kapılar
Şimdi yüzüme kapanır oldu ağır ağır.
Bir kimsesizliğim beni buyur ediyor.
O da sormayıversin halimi,
Kapalı kutulardan halliceyim.
Yakındır onun da bana hoşça kal demesi.
Yalnızlık da vuruyor yüzüme ağır ağır.
Cebimdeki ellerim bile şikayetçi benden.
Bilirim, parmaklarım hatta uçları dahi
Uçup gitmek istiyor bu bedenden.
Solumda mahkumlar cebimdeki hapiste.
Tek ziyaretçileri gözyaşlarıyla bezeli
Kenarı yırtılmış bir peçete.
En az benim kadar yoksul tutsaklar da
İsyan ediyorlar bu gece ağır ağır.
Adımlarım beni oraya getirdi yine.
Ansızın bebek bir kuş gökyüzüne uçtu.
Kızarıklığı yangınlar kadar olan gözlerim
Baktı yerde uzanan cansız bedenime.
Hiç kabullenilmemiş yaralı ruhum,
Sorgusuz sualsız bedenine kavuştu.
Ruhum yuvasına karıştı ağır ağır.
Uyandım ki bir baş ağrısı, gözlerimde yaşlar.
Kabullenilmemişliğim bir kabus olduğunu
Daha bebek olan kuş uçtuğunda anlamıştı.
En kötü yanı da kabus, uyandığımda
Uyuyorkenden çok daha fazlalaştı.
Ve ben hâlâ yürüyorum ağır ağır…