bu küçük, kare. kare. kare, baş dönmeleri. ışık çakmaları, uçuşan lekeler ve sımsıcak bir mevsimin kucağı. kuru ellerim, tuzlu su. her yanım cehennemin bir parçası. yoruldum. dinlenirken ve yaşamı beklerken, yoruldum. göz yakan fayanslara bir yaşam sığdırmaya çalışmaktan yoruldum. bir isim bile veremiyorum bazı sonlara, son dediğim, sadece o boyalı badanalı uçlar. emin değilim çoğundan. aralarına sızmış çok şey var.
kuru dudakların ıslak fayanslara değişini anlamlandırabiliyorum, yine de, öğlece kendimi biçmek istiyordum ama rutubet kokusundan rahatsız oldum. tavanın siyah kenarlarına dalıp gitmişim, soluğumun çarptığı buğulu kayganlık parmaklarımdaydı, sonra salladım, çırptım ve alkışladım kendimi.
gün boğumu, sanıyorum ki üç kere uyuyup uyandım bugün, hiç ayılamadım. kahve istemedi canım, günlerdir geçmeyen mide bulantısını kahveye yordum, canımın tatlılığını düşünüp kahveyi kendimden uzak tuttum
ama bu sefer de başka türlü acılar vermek istedim kendime.
kafein.
taşınmak istiyorum, sırtımı soğuk duvara yaslar yaslamaz böyle söylendim kendi kendime. ev ilanlarına baktım, saat altıydı. içim karardı, daha doğrusu gözlerim, şöyle bir döndüm de anında uykuya dalmışım. saat ne ara dokuz olmuş;
uyanınca fark ettim, uyuyakaldığımı.
biraz uyandım, gözlerimi açtım ve bakındım öylece, sonra ayaklanıp bulaşık yıkadım. neden? bilmem. camlar. porselenler. çelikler. bir şeyler, hissetmek istedim? camı açmıştım ama dışarıdan gelen hiç, bir hava yoktu sanki, nefes alamadım öyle içten.
şu sıralar çamaşır suyunun pembe rengi her şeyden daha canlı görünür oldu, özellikle o an, yanlışlıkla yorganımı silme gafletinde bulundum. şimdi bir kısmı beyaz bir daire şeklinde bana sırıtıyor. bunu dert edecek bir tip değilim. yamuklukları, lekeleri ve saçmalıkları kabul edebiliyorum. sevebiliyorum, öyle istekle değil ama zorundaymışım gibi. her gün.
en son ne zaman dışarı çıktım hatırlamıyorum. hiçbir şey hatırlamak istemiyorum. yaşadığımı.
ocağı kapatıp geldim.
nesnelerin üzerine yığılma deneyimi. sandalye ve balık.
bu bir sandalye değilmiş, sadece sandalye değilmiş. aldığım saçma bir kurs eğitiminde bunları öğrendim. yakından bakma. herhalde en çok kendime yakından bakmışımdır. aynadaki halimin benden bağımsız hareket etmesini ve beni dehşete uğratmasını beklediğim o saatler, bazı uzun günler. bloody mary deneyimleri ve dahası.
bu bir balık değilmiş, sadece balık değilmiş. sağ ve sol tarafı simetrikmiş. yakından bakma. bunu ben değil, bilim anlatıyor. üstelik ingilizce. eskiden ingilizceme güvenirdim ama şimdi, bomboş bakıyorum kelimelere. türkçe de dahil, bazen kelimeler hiçbir anlam ifade etmiyor. donakalıyorum.
sese şimdilerde daha önem verir oldum ama başımın ağrıdığı uzun günler, o da yok oluyor. geriye ne kaldı?
fayans düşünceleri.
ışık kaynağı edindim, sonluca, birkaç sene öncesinde denk gelseydik, sen olurdun. gölgen çoktan kazınmış olurdu gözlerime. kırpmazdım. süregelseydim bu zamana, hiç değişmeseydim, cesur ve utanç verici. ellerini tutardım. saçlarını koklardım. istemeden de olsa yapardım bunları. ufak bir heyecan ve merak. bilmediğim kelimelerin ağzımda taklalar atışı. dilimin ucunda, dilimin ucunda her şey. anında bir rüya. ve hayallere kapılma sancıları. bu isteklere ve yanılgılara rağmen, sanırım, hiç umutsuzluğa kapılmazdım. olurdu, bunu yapardım ben. ve bunu içten içe ikimiz de bilmezdik. bizim şansımıza bak sen. dünya bir tek burada dönüyor, yer çekimi en çok burada yoğunlaşıyor. eureka, ilk önce burada söyleniyor.
böyle olurdu. bazı kelimeleri üzerime alınır, kesin, kesin bu benim için, düşünceleri. içten içe bir çırpınma ve zıplayışlar. sandalyede çırpınan balık.
fayans düşünceleri, sürekli gözlerime yansırdı. beyaz ve yeşil. senin üzerinden benim üzerime hareketlenirdi. soğuğu yaralarımı sarar, sıcaklığı ağlatırdı. bir yokuşu inerdik, günün yorgunluğu ve esintisi, uçuşan şeyler görür gibi, konuşmamak daha büyük olurdu, her şey aramızda büyüdükçe büyürdü. kendimi sıkıca tutardım, o yokuşu yuvarlanmadan inmek benim için ne zor olurdu. eski halim ve şu anki sen arasında, olurdu, fayans düşünceleri.
yine de, eski halimin şu an için bir umut olduğu gerçeği ve hissi, şaka değil. uzak bir his, gülünç, eski bir dostun özlemi ve ortak keyfi gibi. ah, dostum, sen burada olsaydın. burada her şey sana göre, burada her şey seni anlatıyor. ah burada olsaydın.
ben baş edemiyorum, ne insanlar geçiyor önümden, ben sadece her şeyi yok ediyorum. senin başlangıcına ihtiyacım var, o tatlı diline, canlılığına, merhametine. inançsız sevgilerine.
sen hâlâ o yorganın altında, bazı kelimeleri yakıp cümleleri ısırıyor, yanıyorsun, büyük sevgiler yetiştiriyorsun.
bir de bana bak, karşıma çıkan şeylere bir bak, gülmeden edemiyorum. ben de fena değilim, yine de sen olsaydın, her şey öyle bambaşka olurdu ki. gençliğin acısı, sivriliği, berbatlığı ve öldürücü heyecanı. yeni bir turuncu, yeni bir çiçek. buldum diyorum. o eski hissi karşımda buldum, kanlı canlı.
eskileri ben de hissetmiyor değilim. bir sevginin üzerinde oturuyorum, bazen ayağımla itekliyorum
ama ona asla, asla dokunamıyorum. kendimi ancak günübirlik ilerletebiliyorum. ah dostum, şimdi sen, ben olsaydın.
farklı yalnızlıklarımız olurdu. kim bilir, nasıl anlatırdın bizi. şimdilik bir tek ben varım. kelimeler sıkıcı. içtenliğimi yitirmişim.
fayans düşünceleri. olabilirdi. belkiler onda saklı.
ben halen buradayım, her şey bıraktığım gibi.
hiçbir şeyi değiştirmeyeceğim, değişmeyeceğim.
başkalarının da benim gibi düşmesini bekleyeceğim.
ve seveceğim, öyle istekle değil ama zorundaymışım gibi.
her gün. her gün. her gün.
ve belki de bir gün, seninle eureka.
ceresaki
2023-03-19T16:13:14+03:00çok teşekkür ediyorum ⛄️
Eray Bulut
2023-03-18T22:30:09+03:00Cemal Süreya ve Oğuz Atay şiirlerinin ruhunu seziyorum bu düz yazıda. Gün boğumu dediğin kısım beni benden aldı. Kendi perspektifini çok güzel işlemişsin. Başarılarının devamını dilerim
ceresaki
2023-03-17T21:45:42+03:00teşekkü ederim eda, umarım daha güzelleriyle karşılaşırsın ♡
Eda
2023-03-17T18:47:44+03:00“ senin başlangıcına ihtiyacım var, o tatlı diline, canlılığına, merhametine. inançsız sevgilerine.
sen hâlâ o yorganın altında, bazı kelimeleri yakıp cümleleri ısırıyor, yanıyorsun, büyük sevgiler yetiştiriyorsun. “ bugün karşılaştığım en güzel cümleler 🌸
ceresaki
2023-03-17T15:58:05+03:00çok teşekkür ediyorum ♡
zweig çok severim, büyük harflerle yazılması daha da etkili hissettirdi :')
Meriç Koç
2023-03-17T05:27:59+03:00Tarzınızı özlemişim. 🤍
JOUSKA
2023-03-17T00:28:27+03:00Stefan ZWEİG tadı aldım elinize sağlık