Akşam ütü yaparak filme start verdim.

 

Filmin adı Bağbozumu. Berke Üzrek yazmış, kendi çekecek. İlginç bir hikayesi var. Ümitliyim filmden onu baştan söyliim. Kadroda Levent Özdilek var tanıdığım, Aliye Uzunatağan var, bir de çok güzel abimiz Turgay Tanülkü var ki değme keyfime. Gerisi hep genç isimler. İyi çocuklara benziyo hepsi. Tanışıcaaz bakalım...

 

Ütü bitti geceden, sabah bavul hazırlandı, yeni havaalanına doğru koyuldum yola. İlk kez uçucam yenisinden, vakitli gideyim diyorum. THY ile uçuyorum, bacaklarım uyuşmayacak diye keyifliyim. Tamam uçuş iyiydi de daha iner inmez golü yedik. Bavulun sapını kırmışlar. Noolcak canım, koca THY, halleder diyosun! Sonra nah halledermiş öğreniyosun. Efendim ben şimdi sapı olmayan bavulu bi yerinden tutucam, otele gidicem, sonra işi gücü bırakıp bi çanta tamircisi bulucam, abi diycem THY bunu kırmış, hallet gözünü seviim, fatura da ver diicem. Sonra o faturayı THY’ye yolluycam, THY uygun bi zamanda ödiicek! Tabii bir de tamircinin bu tamir olmaz abi deme ihtimali var. O zaman tamir edilemez yazısı vermesi lazım abinin. Bu durumda nooluyo bilmiyorum! Bavul mu eve geliyo yoksa ben mi bavula gidiyorum, ayrıca bu arada sapsız bavulla nasıl debeleniyorum umurunda değil THY’nin! Neyse yeni bavulumu bana verirken bi deve keserler belki nazar babından!

 

Aldım sapsız bavulu, sapını THY’ye hediye ederek çıktım havaalanından. Araç bekliyo. Furkan geldi, bindik arabaya 1,5 saat sonra Ölüdeniz. Ekibin olduğu otele geçtik. Ben orada kalmayacakmışım. Yemek için oraya gelmişiz. Niye kaldığım yerde yemiyorum yemeği? Ya da yediğim yerde kalmıyorum? Zaten bavulumun sapı yok, bi de buna mı sıkılsın canım! Kimse düşünmüyor bunları. Çünkü yarın yağmur var, hatta öbür gün de var! E noolcak? Toplantı yapılıyor. Neyin toplantısı bu acaba! Gerilla taktiği mi konuşuluyor? Yağmur durunca hemen kayda girelim diye plan mı yapılıyor? Oluyor mu öyle? Neyse, bunlar beni ilgilendirmiyor tabii. Oyuncuyum ben, gel derler giderim, bekle derler beklerim, oyna derler oynarım, bi daha oyna derler bi daha oynarım, paydos derler giderim... sonuç olarak sabah ola hayrola. Yemek yemeden aldım sapsız bavulumu, geçtim otelime. Manas diye bi yer. Oda küçük ama konforlu, terasında jakuzi var! İyi de kardeşim hava yağmurlu, yapmazsa da sette olucam, napiim jakuziyi. Ben jakuziye jakuzi demem, köpürtüp uzanmayınca! Programda 15:30 alınış göründüğüne göre takılabilirim odada. Acaba jakuziye mi girsem? Bakıyorum şöyle, 35 yıl önce ilk kez bir otelde kaldığım gece geliyor aklıma. Küveti görünce gecenin bi saati suyla doldurmuş, saatlerce çıkmamıştım o küvetten... sonra bakıyorum kendime, 35 yıl önceki o heyecanın zerresi yok içimde, boş ver diyorum, uzanıyorum yatağa. Tam takılma modundayken mesaj geliyor! 6:45’te alıcaaz sizi! İyi de kardeşim uyudum ben belki? Bu mesajla mı söylenir? Arıycaksın di mi! Neyse kaprisin lüzumu yok. Tamam diyorum mesajla, yeni programı istiyorum. Sabah alarm çalmadan kalkıp, duşumu alıyorum. Ben hazırım, genç oyuncular da hazır ama servis yok ortada. Sanırım servise de meaaj atıldı ama şoför uyduğu için görmedi. Ya da kapris yaptı, olabilir. Neyse geldi araç, bindik, kalmadığımız otele kahvaltıya gittik. Kaldığımız otelde yemek gibi bi olay yok sanırım. Acaba yemekli otele mi geçsem fikri bavulumun sapı olmadığı aklıma gelince hemen uzaklaşıyor zihnimden... Kahvaltıyı Aykut’la yapıyoruz, Aykut instagram fenomeni, 6 milyon takipçisi var. Sohbeti güzel, nazi madalyası varmış, bakıcaaz ona bi ara. Kalmadığımız otelde, o otelde kalmayan diğerleri ve o otelde kalan (kaldıkları otelde yemek yiyen şanslı azınlık) berikileriyle birlikte doluştuk arabalara, çekim yapılması umulan yere doğru koyulduk yola. Biz daha varamadan yağmur başladı, araçtan indik, hiç inmeseydiniz dercesine hızlandı yağmur. Gençler giyindi, benim saç sakala şekil verildi, sigara yakıldı, daha çay gelemeden paydos verildi. Bütün ekip, 100 küsür kişi, 20 küsür araç benim saçlarımın kesilmesi ve sakalımın boyanması için organize olmuş gibi bir durum çıktı ortaya! Pardon, bir de ayakkabı denedim. Sevimli ayağıma ayakkabı olunca mutluluktan dans etti kostümcü abla. Döndük yemeksiz otelimize.

Filimcilik zor iş. Sevmezsen yapılacak iş değil. İş değil zaten aslında. Hobi de değil! E ne peki? 25 yıldır yapıyorum ama ne olduğunu söyleyemiyorum. Tek bildiğim çok sevdiğim... Neyse öğleden sonra gideyim Ölü Deniz’e de yağmur altında deniz keyfi yapayım bari koca gün tek plan çekemediğimize hayıflanırken...

 

30.10.2020

                                                                  Fethiye