Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm.

-Voltaire


Bu sözün Voltaire’e ait olup olmadığı tartışmalı bir husus fakat sözün kast ettiğine ulaşmak evrensel bir ideal. Zira ötekinin yaşam hakkını savunmak insan olmanın şanındandır. Sözün başlığımızla ilgisi bu idealin bu topraklarda artık meyve verememesi. Bu yazıda bunun nedenlerini arka planını görmeye çalışacağız. Anadolu irfanına kim neden ağıtlar yaktı. Bu ağıdı yakanlar ağlamak ile görevli koca karılar değil. Bu ağıdı yakanlar kendi cenaze namazını kıldıran Anadolu insanıdır. Öncelikle nedir bu Anadolu irfanı? Anadolu İrfanının özeti Yunus'a atfedilen şu dizede gizlidir zannımca; “Yaratılanı severim yaratandan ötürü”

Hepimizin malumu orta dünyada yanan bir ateş var ve bu ateş İbrahimin ateşine bemzememekte ve Allah da ateşe serinletici ol emri vermemektedir. Ateşin sönmesi için denizi yaran Musalar da yok artık. Bu boşlukta firavunlar ve nemrutlar ateşe odun taşımaktan kendilerini geri almıyorlar. Peki ateşi kim söndürecek bu ateşin söndürülmesinden sadece Müslümanlar mı sorumlu? Elbette hayır zira ateşin kıvılcımı bir dinden kaynaklı tutuşmamıştır yanan ateşin söndürülmemesi insan onurunun yerlerde olduğundan kaynaklıdır.

Tüm dünyanın gözü önünde işlenen insanlık suçu yıllardır idealize edilen insan hakları sözleşmesini de ateşe atmıştır. Güya Avrupalı devletler insan haklarını önceleyen ve bu uğurda bedeller ödeyen devletlerdi. Fakat anladık ki onların savunusunu yaptığı haklar kendi insanlarıyla sınırlıymış onlar dışarıda yanan bir ateşe su dökmeye yeltenmezlermiş.

Dünyada durum böyle iken Tr Filistin mevzusuna nasıl yaklaştı diye bakacak olursak Avrupa'dan da beter bir durumda. Zira Avrupalı devletlerin yöneticileri İsraili destekliyorken halkı Filistin için mücadele edip eylemlerde bulunuyorlar. Ancak Tr'de ne halk ne yöneticiler Filistine destek vermek hususunda bir gözü peklik göstermediler. Bunun nedenine bakacak olursak geçmişe gitmemiz gerekecek ancak Tr halkını artık ayan beyan olan ideolojik kamplaşmalara ayırarak çözümleme yapmak zorundayız . Tr'de halk Türk solu Kürd solu, muhazakar sağ, milliyetçi sağ, milliyetçi kürtler, kemalistler ve liberallerden oluşmaktadır. Bunların Filistin mevzusuna yaklaşımını ayrı ayrı değerlendirecek olursak Türk solu Filistin'e destek vermiştir. Fakat bu destek Türk solunun daha önce Filsitinde oluşum göstermiş olan sol örgütlerden kaynaklı olup olmadığı tartışmaya açıktır. Kürd soluna bakacak olursak onlar da Türk solu gibi desteğini aynı nedenden ötürü sürdürmüşledidr. Muhafazakar sağın tutumuna bakacak olursak onlar iktidara gebe oldukları için iktidarın Filistin mevzusuna yaklaşımlarına göre hareket etmişlerdir hatta öyle bir hal aldılar ki İsraile gönderilen malların Filistine gönderildiği yalanını bile savunmuşlardır. Milliyetçi sağ kesim ise Filistinliler Arap olduğu için destek vermeye yeltenmemişlerdir bile. Milliyetçi kürtler de filsitinlilerin saddam rejimine desteklerinden ötürü onları savunmaya kalkışmamışlardır. Kemalistler de milliyetçi sağ kesim gibi bir tavır takınıp Haması bir terör örgütü olarak görüp İsrailin savaş suçu işlediğini söyleyememişlerdir. Liberaller hakkında bir genelleme yapamayacağımız için İsraili mi Filsitini mi destekledileri konusunda yorum yapmayacağız. Peki neden Tr Filsitin'e top yekûn bir destek sunmamıştır? Dediğimiz gibi bunun nedeni için geçmişe gitmemiz gerekir. Tr coğrafi konumunun da etkisi ile arada kalmış bir ülkedir bu arada kalma durumu cumhuriyetin ilanına kadar sadece coğrafiyken cumhuriyetle birlikte kültürel olarak da arada kalmış bir ülkeye dönmüş oldu. Cumhuriyetin ilanından sonra edinilen ideoloji ülkeyi doğudan tamamen koparıp batıya entegre bir hale sokma amacındaydı. Halka tepeden inme ideolojik aşılama yapılmaya çalışıldığı için ideolojiler halk tarafından içselleştirilmedi ve Demokrat parti rejimiyle birlikte halk eski geleneklerini sürdürmeye başladı. Fakat bu ideolojiler zorla dayatıldığı gibi eğitim sistemi de bu ideolojiler doğrultusunda oluşturuldu. Böyle olduğu için verilen eğitim yine halkın kendi kültür ve düşünce dünyasıyla bağdaşmayan bir haldeydi. Halkta jenerasyonlar arasında kopuklukların yaşanmasına neden oldu. Ebeveynler ve çocukları arasında bir çatışma yaşanmakta olup çocuklar cumhuriyet rejiminin ideolojilerliyle yetiştirilirken anne-baba evinde kendi geleneğinin eğitimini vermiştir. Böyle olunca Tr halkı arada kalan bir halk olmak zorunda kalmıştır. Söz gelimi Tr'de lgbti haklarını savunan insanlar kendi çocuklarının öyle bir tercihine saygı göstermezler. Tr halkı arada kalmış bir halktır aldığı eğitimle geleneği hep çatışmıştır. Kara çarşaflı bir ninenin çocuğu baş örtüsünü yasaklamak için var gücüyle çalışır Tr'de. Cumhuriyet rejimi batıyı mutlak otorite gördüğü için kendi güzelliklerini telef etmiştir. Giyilen elbise hakir görüldü dinlenilen müzik gerici algılandı. Örneğin bu ideolojilerden kaynaklı Türk halk müziği yasaklandı. En uygun renkler batının en doğru tınılar batıya aitti. Böyle olunca Tr halkı doğuya düşman kin tutan bir duyguyla eğitildi. Tr'de halkın Arapları ve Farisileri hakir görüp kendilerini onlardan üstün tutmasının altında da bu yatmaktadır. Araplar hakir görüldüğü için ülkede ırkçılığa maruz kalmaktadır. Pers kültürünün devamı olan İranlılar da Türkler nezdinde geri kalmış çölde yaşayan insanlardır. Halbuki İran kültürü dünyada ses getiren bir kültürken günümüzde bir Türk kültüründen bahsedemeyiz. Çünkü Tr halkı kendi kültürünü yaşamaz batıda veya popüler kültürde olanı kendi kültürü sayar. Bakın günümüzde bir Türk kültüründen bahsedemeyiz bunun nedeni Tr halkının kültürünü oluşturan öğelerin dışlanmasıdır. Örneğin İslamla birlikte Türk kültürüne geçen kültürel gelenek, islamın gericiliğe neden olduğu düşüncesinden ötürü, terk edilmiştir. Tr halkı tüm bu etmenlerden dolayı arada kalmış bir halktır kendi kimlik bilinci yoktur. Kendisiyle barışık olmayan bir ergen gibi sürekli batı tarzı estetik yapmaya çalışır fakat estetik operasyonlar sadece fenotipte değişim yaratır genotipin değişimi estetik ameliyatlarıyla yapılamaz.

Peki Anadolu irfanı ona nasıl oldu da ağıt yakıldı onlar artık yaradılanı sevmezler kendisinden olmadığından ötürü. Anadolu eskisi gibi diğer milletlerle etkileşim halinde değildir artık ötekinin yaşam hakkı bu topraklarda yoktur. Filistin'de yanan ateş onlara sıçramadığı için destek verme gereksinimi duymadılar. Anadolu irfanı eskilerden aktarılan bir masal artık. Çünkü siyasal islam Anadolu insanını üç kuruşa göbek attıracak hale getirdi. Filistin'de ölen din kardeşi değildir ölen çöl arabıdır. Tr'de her şehirde bir ilahiyat fakültesi bulunmakta ve bir o kadar tarikat ve cemaat bulunmakta fakat onlardan da ses çıkmadı çünkü onlar da sermayenin emri altındalar iktidara gebe oldukları için onların ümüğüne basılmıştır. Hiçbir Müslüman halka sahip olan ülke bağımsız değildir. Hepsinin ümüğüne basılmıştır hepsi sermayenin emri altındadır. İnsanların ne kadar islam olduğu filsitin mevzusuyla fahş edildi. Belki de islam kıymet görmediği bu topraklardan göç edecek.

Son olarak şunu demek isteriz ki; tüm bu anlatılanlar eksilerin masallarındandır.