yüreğim yeni filiz

yüreğim kor

hatta belki de külleri akan nehre dökülmüş aşk

yaprakları fala kurban gitmiş bir papatya taşıyorum göğsümde

çiçekler

anılar defterinde adeta kupkuru



müzakere edersem uzun uzadıya

istemsiz sıkılacak yeni filizlenmiş kor

düşüyor damla damla rahmeti yağmurun

gözlerin ıslanacak bu yağmurda

bilmedik bir sokaktan geçeceğim alelacele

bir selam etsem ulaşır mı sana Gülizar

saman kâğıdına karalanmış mektuplar

postacının elinde dolanır

toprakta yetişen bir gürgen midir?



Mecnun'dan başka Leyla'ya yanık olan var mıydı?

Ferhat gibi Şirin'in adını dağlara yazan

tahtadan ve damsız evler

gül kokusu alıyorum olmayan bacalardan

tahtanın anlamı kalır mı dam olmayınca?

güneşin karşı yamaca vurduğu zamandı

martıların hışımla gökyüzünü istilası

hesabı sorulmaz körkütük aşıkların

yanaklara nağme diye süzülen yaşlar

dünyadan göçmeyi dilediğin zamandı

geride bırakacağın onca anıdan

sadece bir tanesi yeşilleniyordu içimde

gelincik çiçekleri aldatıyorken seni

alevlendi birden mumlar

söndü tüm kandiller

seher vakti okunan sela yankılandı



filiz ve kor

sevdanın kucağında sürgüne mahkûm muyuz?

içi elbise ve üç beş kitap dolu bir bavul

kaptanın rotası kıyıya vurunca

utanır mıyız adanın bir ucunda kalanlardan?

yolumuz yasak kasabalara çıkarsa?

kaybolur mu orada düşler?

en tatlı sözleri kalbinden vurup

mesafeleri bir bir derince

elbette sonu vardır yaşananların