Ben sadece seni değil, senin hayatıma kattığın olasılıkları seviyordum. Senin artık var olmaman değil, benimle var olamayacak olman beni sinir ediyor. Kaçırdığım anlar, olasılık dahilindeki mutluluğumuz için kendime kızıyorum. Normal olamadığım için... Kendim hakkında konuşmayı bilemediğim için... Kendimi sana açamazken en çok sana açılıp kendimi aptal bir durumda bıraktığım için kendime kızıyorum. Her şeyin tek suçlusu benmiş gibi hissetmek yoruyor ama bana da sadece benim hatammış gibi geliyor. Belki az insan olsam.... Belki ilk beraber dışarı çıkmayı teklif ettiğinde bunu ciddi ve samimiyetle söylediğine o saniye inansaydım. Sonradan fark etmek veya fark ettiğimi düşünmek daha çok yoruyor. En başından beri her şeyi yanlış yorumluyorum sandım. Sen ölünce ise her şeyin flört olduğunu fark ettim. Hangisi doğru bilmiyorum ama benim görmeyi hayal ettiğim gelecekteki en parlak bölüm seninleydi. Tüm paralel evrenlerimde hayal ettiğim seçimlerimde en huzurlu anlarım seninleydi. Şimdiki hiçbir hayalimde o huzuru bulamıyorum. Sıkıntı ben de olsa sadece, bu kafanda gördüğün veya tanımadığın biriyle ilişki yaşadığını hayal etmek herkesle düşünebileceğim bir şeydi lakin olmadı. İçimdeki tüm nefret ve dışlanma hissine karşı tek başıma ne yaparım bilmiyorum. Kimseden hoşlanmıyorum. Kimseden inanılmaz bir şekilde haz etmiyorum. Seks bile heyecanlandırmıyor beni. Eskiden hayalini kurduğum başarılar bile artık çocukça heves geliyor. İçimde lisedeki aptal oyunları ciddiye alıp kazanmayı isteyen çocuk öldü. İçimde takımı şampiyon olunca ağlayan ilkokul çocuğu kayboldu.

Sadece kazanmak... Kazanmadığım sürece yalnızım, kazanmadığım sürece hiçbir şeyim.