Andrew Scott'ın 'Geçecek' dediği gibi, belki de kalbimiz, zamanın en iyi ilacı olduğunu bilmeden yaralarımızla yaşamayı öğreniyor.


Şu an hissettiğin acı, gelecekte seni daha güçlü kılacak. Karanlığın içinde bile parlayan bir ışık var; belki de bu, seni gerçekten tanıyacağın yeni bir başlangıçtır.


Her yeni gün, umut dolu bir fırsat sunuyor ve seni bekleyen güzellikler var. Kendine şans ver, çünkü sevginin en derin halleri bile geçicidir. Unutma, en zor zamanlar bile bir gün sona erer; bu yolculuğun sonunda daha güçlü bir sen olarak çıkacaksın.

Doğan güneşle birlikte hayat, gölge düşürmeden akmaya devam eder. Zaman, durmaz; geçmişi değiştiremez, ama geleceğe yönelik adımlar atmanda yardımcı olur.


Yaraların iyileşmesi uzun sürmez, ancak o düşünceden çıkmak işte asıl büyük mesele. Her şey bir yıldız kayması gibi, geçip giden zamanın gölgesinde bekliyor. Acımızı içimizde yaşamıyoruz; bazen, soyutladığımız o tekrar eden düşüncelerden çıkamamak, bizi çürütüyor. Belki yaralarımız kabuk bağlayıp geçiyor; çocukken aldığımız izler bazılarını belirgin hale getiriyor, bazıları ise belirsiz kalıyor. Ne zaman oldu, neden oldu, hatırlamıyorum bile.


Vücudumun tek amacı, sağlığımı en optimum şekilde korumak ve yaralarımı iyileştirmek. Bedenim bu işini yaparken, duygusal yaralarımı iyileştirmek bana bağlı. Düşüncelerimi değiştirirsem, her şeyi daha farklı görür, yaşar ve gelişirim. İşte bu sahne, düşünme şeklimin ne denli önemli olduğunu gösterdi bana.