Bir tebessüme kanacak kadar toydum.
Henüz geçmemiştim feleğin çemberinden
Esrarlı bir busede kaynarken iliklerim,
Fark edemedim kanıma karışan zehrini
Çeyrek asır kadardı dünyayla münasebetim,
Dünyanın ırzına geçmeye azmetmişken
Anansi [1]’nin ağına dolanacak kadar toydum.
Her birimiz bağlıyken göbeğimizden bir kadına
Bağ kopunca dolar ciğer tedirginlik ve yalnızlıkla.
Amniyon kesesinin [2] duvarlarına atılan çeltikleri,
Hücrendeki amonyak kokusunu anımsa.
Küçük bir benlikle sarılıp korunmuş olmak mı yeğdir?
Yoksa kalabalıkların boğucu dalgalarında nefessiz kalmak mı?
Tahliye kararın okunur en nihayetinde,
Toplumca anlamlandırılmış anlamsız nidaların arasında
Okunan bir destandı üzengimden sızan:
Yoktu Tanrı’nın artık başında düşüncesi
İnsanoğlunun ise durmadı hiç hilesi.
Bir rüzgâr çıkarmıştı suları kaynatarak,
Tanrıyı kızdırmıştı yüzüne sıçratarak.
Sandı ki insanoğlu bununla bütün oldum,
Çok güçlendim artık Tanrı’dan üstün oldum.
Ama nasıl olduysa sulara düştü birden,
Gömüldükçe gömüldü denize daldı hepten.
Tanrıya yalvarmıştı sularda boğulurken:
Kurtar beni, Ey Tanrı!” [3]
Belli belirsiz insan gürültüleri oturdu örse,
Ne ilk münâcâttı bu, ne de son olacak
Annemin kolları arasında tadarken şefkati
Anlamlandırmaya çalışıyordum bu hazin hilkati
Bir tek ben miydim sana hasmolan ey Tanrı!
Haberdar değilim aklından geçenlerden
Sana telkin edilenler yalan yahut hepsi sanrı.
Havadise muhaliftir zatın, şanın pek yüce,
Emrolunduğum üzere yollardayım gündüz gece.
Kim sürüyor atını bu zaman denen hükümdarın?
Soluk soluğa ıramaktayım annemin rahminden
Koşar adım yaklaşmaktayım toprağın rahmine.
Kalmaya zorladılar beni
Yaprakları altında ormanın,
Meşenin altında, bu yeraltı mağarasında.
Bu toprak ev soğuk
Yoruldum, bıktım.
Vadiler karanlık,
Tepeler yüksek,
Çok hüzünlü, çok hüzünlü
Dikenli tellerle kaplı çevresi dalların,
Hiç tadı yok burda yaşamanın. [4]
Oysa ne kadar da gençtim,
Geçmemiştim feleğin çemberinden.
Zehrine ab-ı hayat diye kanarken dünyanın
Tadına vardım sanmıştım yaşamanın.
Çeyrek asırlık yanılgımın kör dehlizlerinde
Yönümü kaybedecek kadar toydum
Farkına vardım ki ben,
Hiç yaşamamışım.
25.01.2023
İstanbul
[1] Akan Halkı masal karakteri. Bilgelik, bilgi ve hile Tanrısıdır. Anansi'nin en yaygın tasviri, örümcek şeklindedir.
[2] Gebeliklerde bebeğin içinde bulunduğu ve içi sıvı dolu olan kese.
[3] Türk Mitolojisi, VI.-3. , Bahaeddin Ögel
[4] The Exile’s song, Dünya Nimetleri, André Gide
Resim: Edvard Munch, Aşk ve Acı, 1895, Munch Müzesi, Oslo, Norveç