Yoğun geçen bir haftanın sonuna kavuşmuş olmamın mutluluğuyla bir süre uyuyamamıştım. Uykuya açlığım artsın ve uzun bir süre uyanmayayım istiyordum. Hiç uyanmasam da olurdu ama bunu istedikçe uyandığımı fark ettiğim için bunu söylemekten vazgeçmiştim.


Hayat, olmadık zamanda hiç olmadık şeyler karşıma çıkarıyordu. Çıkardığı yetmez gibi sürekli ders vererek geçiyordu. Yaşım ilerledikçe malum sosyal mecradaki insanların “Hayat Okulu” tabirine doğru ilerleyişimi fark etmem de canımı sıkıyordu. Yaşımı söylemek yerine “Çeyrek asır yaşadım.” bile diyordum. Bunca yıl neler kazandığımı ve neler kaybettiğimi tartmayı denedim. Terazinin hangi tarafı ağır bastı bilemedim ama çok yorgun olduğumu hissediyordum. Sanırım ben bir teraziydim ve ayarım bozulmuştu. Bu yüzden bir yanımda hiç eksilmeyen bir ağırlık vardı. Bu yüzden sol yanıma yattığımda nefesim bile kesilirdi. Haddimden fazla şeyler taşımaya başlamıştım. Sağ yanıma dönerek uyumaya çekildim.


Nasıl uyuduğumu hatırlamıyordum. Anında uyumuş olmalıydım. Bunu uzun zamandır yaşamamış olmamdan dolayı mutlu olacaktım ama sabahın erken saatlerinde uyanmış olmam bu mutluluğa izin vermiyordu. Kapıyı kırmak isteyen kim diye merak etmeye başlamıştım. Kapıyı açmamak için inatlaşmıştım ama bu savaşı kaybettim. Ağır adımlarla kapıya doğru yöneldim. Ben kapıyı açmadan gitmeye niyeti olmadığını anlamıştım. Bu yüzden saçımı düzelttim, elimi ve yüzümü yıkadım. Kapının deliğinden baktığım an gidecek gibi oldu. Bir kargo görevlisiydi. Kapıma kargo görevlisi gelmişti ve hafta sonuydu bu anı kaçıramazdım. Bir an rüya falan zannetsem de gitmeden kapıyı açtım. Kendimden geçmiş bir şekilde “Ooooooo efendim sizleri kapımda görmek ne büyük şeref…” gibi cümleler kurmaya çalıştım. Utanmıştım ama adam gittikten sonra geldi, utanç duygum. Adam paketi uzattı minnet duyduğumu falan söylerken çok aldırış etmeden gitti. İsmimi sorması dışında sesini bile duymamıştım. Kapıyı kapatırken de “Kolaylıklar dilerim.” diyerek uğurladım.


Kocaman bir kutu elimde odama giderken üzerini inceliyordum. Ne zaman böyle bir sipariş verdim diye de düşündüm ama herhangi bir sipariş vermediğim de aklıma gelmişti. Odamın ortasına kutuyu indirdim. Açmak için tırnaklarımı seferber etmiştim. Kargo açtırmanın kanunda işkence suçundan cezai bir yaptırımı olması lazımdı. Olmadığı için üzülmek, şu an uygun değildi çünkü merak etmeye başlamıştım. Kutunun son bandını da hızla söktüm ve açtım.


Kocaman harflerle “Kayıp Yıllar Bürosu” yazıyordu. Bir zamanlar çok istediğim için aranmasını talep etmiştim. Ben umudumu kesmiştim. Uzun bir süredir de hiç bulunamayacağına tamamen emin olmuştum. Buna rağmen karşıma çıkması doğal olarak beni çok şaşırtmıştı. Yazıyı kaldırsam her şey karşımda olacaktı. Yazıyla bakışıyorduk. Görmek isteyip istemediğimden emin değildim. Ne yapacağımı düşünmeye başladım.


Çalınmış, kaybolmuş ve verip de alamadığım zamanın hepsine kavuşmuştum. Ne işime yarayacaktı diyordum kendime. Her şeyi istediğim gibi değiştirme şansım vardı. İstediği hayatı yaşama şansı sanırım her insanın ulaşacağı bir şans değildi. Kutuyla ve içindeki yazıyla uzun bir süre bakışmaya devam ettik.


Bakışmam bittiğinde hazırlandım ve kutuyu kucağıma alarak kargo şirketine gittim. Kutuyu açmalarını ve her anın tarihini ve olayını görevli arkadaştan başlık olarak söylemesini istedim. Her anın muhatabı kimse o kişiye göndermesini istedim. Bir kutu kargodan çok fazla kargo çıkmıştı. Kargo ücretlerinin de karşı ödemeli olmasını rica ettim. Ödeyecek bir hesabım kalmamıştı. Evime dönmek için çalışan arkadaşlara minnet duyduğumu söyleyerek çıktım.


Kargo şirketinden çıktıktan sonra tamir edilmiş bir terazi gibiydim. Ağır basan bir yanım kalmamıştı. Kaybettiğim zamanın yokluğu ağır basıyormuş ve onun varlığı bu ağırlığı kaldırdı. Rahatladım. Hiçbir zamana da dönmek ve istediğim hayatı kurmak istemedim. Kaybettiğim her zamanın öğrettiği birçok şey vardı. Öğrendiklerimi unutmadan öğrenmeye devam etmek istedim. Kim ne aldıysa onun olsun diye gönlümün isteğiyle de gönderdiğim için artık o zamanların yokluğunun da bir ağırlığı olmuyordu üzerimde. Mutluluğun kaybettiklerimi elde etmeyle geleceğine artık inanmıyordum. Buna rağmen kaybettiklerimi kazanmadan mutlu olmayacaksam bile kaybetmeye devam etme kararı aldım. Kulaklığımı taktım ve son ses “Hiç Mutlu Olmam Daha İyi” şarkısını dinleyerek yoluma devam ettim.