Güneş doğarken batmak için,
Bir çocuğun çığlığıydı yankılanan ruhun sessiz koridorlarında,
Bir annenin feryadıydı bugün dinlediğimiz müzik,
Biz ölüme doğarız diyen Filistinli çocuktu adalet,
Şimdi ben,
Her gün gülümseyerek baktığım o ormanın yangınından içimde kalan ateşle dünyayı mı yakmalıyım?
Yoksa öylece izleyip şarkılar mı yazmalıyım son gülüşüne,
Görüyor musun uçurtman süzülüyor gökyüzünde, tahta atın hâlâ sallanıyor bahçede,
Kaybolan umudun rengi kırık uçlu mavi kalem bekliyor seni masanın üzerinde..
Okulun önüne çizdiğin seksekte mi ayak izin?
Kırmızıya boyanmış formanın ceplerine mi sakladın gülüşlerini?
Köşesi yıpranmış defterine yazdın yarınki hayallerini değil mi?
Ve diyebilsem güneş batar, doğmak için,
Karanlıkta kaldı alem, meşaleler yanarken
Bir kibritle ısınan küçük kızın gecesini aydınlatamadığı için.
Bir de şu keskin vedanın sızlayan yarası olmasa,
Belki veda edebilirdim o zaman sana..
Gazze'ye ve bütün çocuklara...